Bu yazıda, TÜRK NÖROLOJİ DERNEĞİ'nin Rehberi 2015'den
alıntılar yapılmıştır.
KORE VE İLİŞKİLİ DURUMLAR
Pınar Tekturk
Tanı:
Kore, tremor, tik, distoni, stereotipi gibi cocukluk cağının en sık gorulen hareket
bozukluklarından biridir. Devamlı ya da paroksizmal olabilen, istemsiz, hızı, zamanlaması
ve yonu değişken olan, dondurucu ve duzensiz, hiperkinetik bir hareket bozukluğudur.
Sydenham Koresi (SK):
SK, akut romatizmal ateşin major bulgularından biri olan otoimmun bir hareket
bozukluğudur. Gram pozitif bir bakteri olan grup A ß hemolitik streptokokların
(GABHS) neden olduğu enfeksiyonlardan sonra, bakterilerin ust solunum yollarına
kolonize olması ve molekuler taklit ile otoimmun bir cevap başlatması yolu ile oluşur.
Bu mekanizmada intraselluler tubulin ve ekstraselluler lisogangliosite epitoplarını da
iceren bazal ganglia noronlarına karşı bir capraz reaksiyon gelişir.
Hastaların beşte birinde yalnızca tek vucut yarısıyla sınırlanmış hareket bozukluğu
olmakla birlikte, vokalizasyon, azalmış kas tonusu, obsesif-kompulsif davranışlar, dikkat
eksikliği ve hiperaktivite, emosyonel labilite ve endokardit gibi bulgular da hareket
bozukluğuna eşlik edebilir. Olguların coğu kendiliğinden gecse de bir kısmı tedavi
gerektirebilir. Bu bulguların en onemlisi disabiliteye neden olabilen kardiyak tutulumdur.
Son altı ay icinde boğaz kulturunde pozitif GABHS enfeksiyonunun gosterilmesi,
kanda anti-streptolizin (ASO) ve anti-DNAse B (ADB) yuksekliği tanıyı koymak icin gerekli
laboratuvar testleridir. Cocuklarda GABHS enfeksiyonlarının yaygın olmasından dolayı
yuksek antikor titrelerinin SK icin spesifik olmadığı unutulmamalıdır. ASO ve ADB değerlerinin
normal olduğu durumlarda mikoplazma pnomonia, herpes simpleks gibi diğer enfeksiyon
nedenleriyle anti-fosfolipid sendromu akla gelmelidir.
Tedavi: Hastalarda eşlik eden kardit ya da artrit olmasa da, GABHS ile yeniden
oluşabilecek kalp kapağı hastalıklarının onlenmesi amacıyla penisilin ve benzer ajanlarla
sekonder koruma yapılmalıdır. Hareket bozukluğunun duzelmesi benzodiazepin ve
başta valproik asit olmak uzere antiepileptiklerle mumkundur. Haloperidol damla
gibi dopamin reseptor blokerleri de, tedavide altın standardı oluşturur ve duşuk
dozlarda son derece etkilidir. Tedavi, birkac hafta ile birkac ay arasında olmak uzere kısa
surelidir. Hastalığın otoimmun olması esasına dayanan bir ay boyunca gunluk 2 mg/
kg oral prednizolon kullanımı ve takip eden haftalarda tedavinin azaltılarak kesilmesi,
intravenoz immunglobulin (IVIG) ve plazmaferez diğer tedavi secenekleridir. Dopamin
reseptor blokerleri, benzodiazepin ve antiepileptiklere yanıtsız olan ağır gidişli olgularda
kullanılabilir.
Selim Herediter Kore (SHK) :
Selim herediter kore, genellikle beş yaşından once başlayan, otozomal dominant
gecişli, nadir gorulen statik bir hareket bozukluğudur. Miyokloni ve distoni gibi diğer
hareket bozukluklarının eşlik ettiği atipik olgular sıktır. Normal bir norolojik muayene,
dismorfik ozelliklerin olmaması, korenin şiddetinin artmaması, gelişim geriliği ve
kognitif yıkımın olmaması hastaların genel ozelliğidir.
GLUT-1 Eksikliği:
GLUT-1 eksikliği, SLC2A1 mutasyonu ile seyreden ve glukoz transporter 1
proteinindeki defekt nedeniyle beyine glukoz gecişinin olmamasından kaynaklanan,
mental retardasyon, epilepsi ve distoni başta olmak uzere diğer hareket bozukluklarının
gorulduğu bir sendromdur.
Tanısı beyin omurilik sıvısında (BOS) kana gore glukoz miktarının (% 50’sinden az)
duşukluğu ve mumkunse mutasyonun gosterilmesi ile koyulur.
Tedavisi ketojenik diyetle mumkun olan bir sendrom olduğundan mutlaka cocukluk
cağı kore olgularının ayırıcı tanısında duşunulmelidir.
Kalıtımsal Metabolik Hastalıklar:
Santral sinir sistemi tutulumu yapan bircok aminoasidopati ve organik asiduriyi
iceren metabolik hastalıkta hareket bozuklukları gorulse de korenin on planda olduğu
başlıca hastalıklar aşağıda sıralanmıştır:
Otozomal resesif gecişli:
Fenilketonuri
Glutarik-asiduri tip I
Metilglutakonik asiduri tip III
Propionik asidemi
Suksinik semialdehid dehidrojenaz eksikliği
Non-ketotik hiperglisinemi
Niemann-Pick tip C
Kronik GM2 ve gec başlangıclı GM1 gangliosidozlar
Metakromatik lokodistrofi
X’e bağlı geciş:
Lesch-Nyhan Sendromu: 3-6 ay arası başlangıclı, hipotoni, self mutilasyon, spastisite,
distoni ve koreatetozla seyreden, hipoksantin fosforiboziltransferaz mutasyonu nedeniyle
urik asit birikmesi sonucu gelişen, erkek cocuklarda gorulen bir sendromdur.
Beyin Demir Birikimi İle Giden Hastalıklar:
Beyin demir birikimi ile giden hastalıklar (BDBH) bazal ganglia tutulumu yapan,
noroferritinopati haric (otozomal dominant) coğunluğu otozomal resesif gecişli
hastalıklar olmakla birlikte distoni sıklıkla en belirgin semptomdur. Daha az sıklıkla kore
de bu spektrumdaki hastalarda gorulebilir. BDBH spektrumu icinde pantotenat kinazla
ilişkili norodejenerasyon (PKAN), seruloplazminemide koreye rastlanmaktadır.
Bu hastalık grubunun tanısında beyin MRG’de bazal ganglialarda aşırı demir
birikiminin gorulmesi tanıyı destekler. Ozellikle ‘kaplan gozu’ işareti başta PKAN hastalarında olmak uzere sık gorulen bir bulgudur. Kesin tanı genetik inceleme ile
mumkundur.
Tedavide demir şelatorleri kullanılmaktadır.
Diğer Kore Nedenleri:
Rett sendromu: X’e bağlı dominant gecişli, 1- 1.5 yaş başlangıclı, coğunlukla kız
cocukların etkilendiği, orta hat stereotipilerinin ve epilepsinin on planda olduğu bir
sendromdur.
Mitokondriyal hastalıklar: Yuzlerce mutasyonun neden olabildiği mitokondriyal
hastalıklarda da bazal ganglia tutulumuyla kore gorulebilir. Bu spektrum icinde korenin
en sık gorulduğu mitokondriyal hastalıklar Leigh sendromu ve bazal ganglia hasarı
olduğunda, mitokondriyal ensefalopati, laktik asidoz ve inme benzeri episodların eşlik
ettiği MELAS’tır.
DİSTONİ
Jale Yazıcı
Terminolojik olarak ‘distoni’ kendine ozgu-bukulme-donmenin eşlik ettiği istemsiz
hareket ile tablonun butununu kapsayan klinik tabloları icerir. Fenomenolojik olarak
suregelen ya da aralıklı, tekrarlayıcı kas kasılmalarının yol actığı anormal istemsiz
hareketler ve postur bozukluğudur. Belirlenmiş bir patterni izler bazen tremor eklenir.
Primer-Monojenik Distoniler
Primer monojenik distoniler sıklıkla dominant geciş gosteren
genetik bazlı distonilerdir. Anamnezde aile oykusunu dikkatle almak gerekir. Farklı
etiyoloji kaynaklı olanlarda bazal ganglionların tutulduğuna ilişkin bulgu ve belirtiler eşlik
eder. Ozellikle ergenlerde psikojen kaynaklı distonilerin varlığını da unutmamak gerekir.
İlaç Kullanımına Bağlı Gelişen Distoniler:
Akut Distonik Reaksiyon:
Başlıca antiemetik ve noroleptik alımını izleyen, akut ortaya cıkan distonilerdir.
Ozellikle genc yaşlarda gorulur.
Tardiv Distoniler:
Uzun sure noroleptik kullanımı etkendir. Sıklıka retrokollis tablosuna yol acan ense
ve sırt kaslarında geriye doğru bir posture yol acar.
Genetik Bazlı Olmayan (Semptomatik) Distoniler:
Beyin Lezyonlarına Bağlı
Serebral Palsiler
Enfeksiyonlar
Creutzfeld-Jakop Hastalığı
Mikoplasma Pnomonia
Japonese B ensefaliti
Tuberkuloz
Paraenfeksiyoz Bozukluklar
Reye Sendromu
SSPE
Otoimmun Bozukluklar
Multipl Skleroz
Antifosfolipid-antikor sendromu
Metabolik Bozukluklar
Kernikterus
Hipoparatiroidi
Santral Pontin Miyelinozis
Vaskuler-Hipoksik Nedenler
Strok
Arteriyovenoz Malformasyon
Bronkopulmoner Displazi
Beyin Travması
Beyinde Yer kaplayan Lezyon
İntoksikasyon
Karbon Monoksit
Mangan
İlac Alımına Bağlı
Noroleptikler
Antikonvulzan ajanlar
Psikojen Distoniler
TREMOR VE İLİŞKİLİ
DURUMLAR
Guneş Kızıltan
TREMOR
Tremor vucut bolumlerinin istemsiz, ritmik, bir eksen cevresinde salınım bicimindeki
anormal hareketleri olarak tanımlanır. Yeni doğan doneminden itibaren başlayabilir.
Cocukluk cağı hareket bozukluklarının yaklaşık % 10-20’sini oluşturur. Tek başına bir
semptom olarak ortaya cıkabileceği gibi diğer norolojik veya sistemik bozuklukların
semptom bileşeni olarak da ortaya cıkabilir.
Geniş anlamda istirahat ve aksiyon tremoru olarak ayrıştırılır.
Diğer norolojik belirti ve bulguların araştırılması ve tremorun
yalnızca bir bileşen olduğu sekonder tremor tablolarının ayrıştırılması onemlidir. Bu
bağlamda başka hareket bozuklukları, bakış bozuklukları, dizartri, ataksi, periferik
noropati ve bilişsel/davranışsal bozukluklar araştırılmalıdır. Bu ilave belirti ve bulgular
metabolik, neoplazik, mitokondriyal ve heredodejeneratif hastalıklar lehine ipucu
sağlayabilir. İlac kullanımı, ailede, hareket bozuklukları başta olmak uzere norolojik
hastalık oykusu sorgulanmalıdır.
Primer tremor çeşitleri
Bebeklik ve cocukluk cağının selim tremorları: Yeni doğan ve bebeklik doneminde,
sağlıklı bebeklerin yarısına yakınında cenede, kol ve bacakların proksimalinde
veya tum vucutta, “jitteriness” olarak isimlendirilen, genellikle yuksek frekanslı ve
duşuk amplitudlu bir titreme farkedilir. Bu titreme stres halinde veya bebek havaya
kaldırıldığında belirginleşir. Premature doğum, hipoglisemi, hipokalsemi, sepsis,
hipoksik ensefalopati ve intrakraniyal kanama ile ilişkili olabileceği gibi gebelik sırasında
antipsikotik, antidepresan ve benzodiazepin kullanan annelerin bebeklerinde daha sık
ortaya cıkar. Sağlıklı bebeklerin coğunda bu titreşim hali 7-9 ay icinde gecer.
Cocukluk
cağının bir diğer selim tremoru ”shuddering attacks” olarak isimlendirilir. Bebeklik veya
erken cocukluk doneminde ortaya cıkar ve kolların proksimal kısımları ile govdede <
20 saniye suren, cok yuksek frekanslı, ince titreme epizodları şeklinde gorulur. Epizod
esnasında sıklıkla baş ve govdede fleksiyon, ekstremitelerde katılık belirir. Aile bireyleri
bebeğin cok kısa sureyle “cok uşumuş” gibi titrediğini ifade ederler. Bu durum tedavi
gerektirmez ve kendiliğinden gecer. “Spasmus nutans” 4-12. aylar arasında gorulen bir
baş tremoru ceşididir. Genellikle horizontal duzlemde, her iki yana, “hayır” ifadesine
benzer, yavaş (2-4 Hz), ritmik bir hareketin yanısıra anormal baş posturu ve nistagmus
uclemesi ile tanımlanır.
“Head-nodding-Baş sallama”: sıklıkla doğum sonrası ilk aylarda, baş kontrolunun geliştiği donemde gorulen, nispeten
duşuk frekanslı (2 Hz), one-arkaya baş hareketleri ile karakterizedir. Tremor frekansı
baş ve boynun viskoelastik ozellikleri ile ilişkilidir.
Esansiyel tremor (ET) tanısı konan yetişkinler sorgulandığında yaklaşık yarısı
tremorun cocukluk cağında başladığını ifade ederler. Otozomal dominant gecişlidir
Ailede benzer tremor oykusunun olması ve
yetişkin aile bireylerinde tremorun alkol ile azaldığının ifade edilmesi tanıyı destekler.
Uzun suredir olan, minimal engelliliğe yol acan, eller ve başı iceren, postural veya
aksiyon tremoru ile başvuran bir cocukta başka bir norolojik patolojik bulgu yok ise ET
tanısı olasılığı yuksektir.
Ergen yaş grubunda tedavi beklentisi ilac başlanmasını gerektirebilir ve tedavi
yaklaşımı yetişkinlere benzer. İlk sırada yer alan tedavi secenekleri yetişkinlerde etkisi
kanıtlanmış olan primidon ve propranololdur. Ergenlerde propranolol ile tedaviye 30
mg/gun ile başlanır ve genellikle 60-80 mg/gun ile ellerdeki tremor yeterli derecede kontrol altına alınır. Bu yaş grubunda propranolol kullanılacak hastalarda reaktif hava
yolu hastalığı olmamasına dikkat edilmelidir. Tremoru arttıran faktorlere maruz kalma
nedeniyle ET epizodik olarak şiddetlenebilir. Bu gibi durumlarda gecici bir sure icin
lorazepam kullanılabilir. Cocuklarda ET tedavisindeki etkinliği ile ilgili yeterli veri olmasa
da epilepsi tedavisinde kullanımı ve erişkinlerde tremor uzerindeki etkinliği dikkate
alınarak topiramat denenebilir.
Sekonder tremor çeşitleri
İlaclarla ilişkili tremor: Noroleptikler gibi dopaminerjik iletiyi bloke eden
ilaclar parkinsoniyen istirahat tremoruna neden olur. Cocuklarda kullanılan
antikonvulzanlardan valproat, fenitoin, karbamazepin, tiagabin ve gabapentin tremora
neden olabilir. Ancak antikonvulzanların yan etkisi olarak ortaya cıkan tremor nadiren
ilacın kesilmesini gerektirecek kadar şiddetlidir. Cocukluk cağında sık gorulen astım gibi
reaktif hava yolu hastalıklarının tedavisinde kullanılan B-adrenerjik agonist ajanlar ve
nadiren kortikosteroidler tremora yol acabilir. Yine cocukluk cağında organ nakli sonrası
kullanılan immunosupresif ajanlardan siklosporin ve takrolimus gibi ilaclar da tremor
yan etkisi gosterebilir.
Metabolik, endokrin ve toksik nedenler: Wilson hastalığı cocuklukta genellikle
karaciğer bozukluğu belirtileri ile başlar. Nadiren izole norolojik semptomlarla başlangıc
bildirilmiştir. Tremor genellikle distoniye eşlik eder veya diğer hareket bozukluklarından
bağımsız ortaya cıkabilir. İstirahat, postural, kinetik veya bunların bileşimi ozelliğinde
olabilir. Asimetriye sık rastlanır. Ekstremite proksimali etkilenmişse “kanat cırpma”
gorunumunu taklit edebilir. Vejeteryan annelerin emzirdiği bebeklerde B12
hipovitaminozu gorulebilir. Klinik ozellikler değişken olsa da tremor ile birlikte yuz, dili
ve farinksi iceren miyoklonusun gorulmesi karakteristiktir. Diğer vitamin ve minerallerin
de eksikliğinin ilave olduğu yaygın beslenme bozukluklarında aksiyon tremoru veya
yuksek frekanslı, tum vucudu etkileyen tremor, parkinsonizm ve miyoklonus gorulebilir.
Hipoksi ve ozellikle hipokapniye neden olan solunum yetmezliği 8-12 Hz frekansında,
abartılı fizyolojik tremor benzeri tremora neden olur. Hiponatremi, hipokalsemi,
hipomagnezemi gibi elektrolit denge bozuklukları ve tirotoksikoz tremora neden
olabilir. Fenilketonuri, piruvat karboksilaz eksikliği ve homosistinuri gibi metabolik
hastalıklarda diğer semptomlarla birlikte tremor klinik tabloya eşlik edebilir. Ağır
metaller ile intoksikasyon halinde genellikle parkinsonizmin parcası olarak tremor
ortaya cıkabilir. Civa zehirlenmesi ve bocek kacırıcı cozeltilerde bulunan dietiltoluamid
ile intoksikasyon halinde kaba postural veya aksiyon tremoru ortaya cıkabilir.
Yapısal lezyonlar: Hidrosefali ve intraventrikuler tumor ile ilişkili ortaya cıkan ve selim
baş tremorları ile karışabilen “Bobble-head doll” veya “Sallanan başlı oyuncak bebek”
sendromunda baş hareketleri genellikle vertikal duzlemde, “evet” ifadesine benzer
bicimde, one-arkaya yoneliktir. “Head-nodding-Baş sallama” ile karşılaştırıldığında daha
yuksek frekanslı ve duşuk amplitudludur. Epizodik belirebilir ve merkezi sinir sistemi
tumorleriyle ilişkili olgularda ilave norolojik belirti ve bulgular klinik tabloya eşlik eder.
Psikojen tremor
Pediyatrik hastalarda konversiyon bozukluğu nadir olmayarak norolojik belirtilerle
ortaya cıkabilir. Ancak bu yaş grubunda psikojen tremor seyrek gorulur. Psikojen tremoru
organik kokenli tremordan ayırdettiren bazı ozellikler belirlenmiştir. Akut başlangıc,
tremorun etkilediği vucut bolgesi, frekans ve genliğinin değişken oluşu, istirahat,
postural ve aksiyon tremorunun garip kombinasyonları, dikkatin celinmesi ile tremorun
belirgin derecede azalması psikojen tremor lehine ipuclarıdır.
ATAKSİLER
Gulten Tata
Ataksi terimi postur ve hareketin istemli koordinasyon, ince kontrol bozukluğudur.
Bu kontrolu serebellum, frontal loblar ve spinal kordun arka kolonlarından gelen
girdiler (input) sağlar. Koordinasyon icin kas ve eklemlerden miyelinli aksonlar ile
kordun arka kolonlarına ulaşan duysal bilgi gerekir. İc kulaktaki vestibuler sistem
başın akselerasyonlarını denetler, bu bilgi serebelluma taşınır ve posturu surdurmede
kullanılır. Boylece ataksi sinir sisteminin ceşitli bolumlerinden kaynaklanabilir. İlk ve en
belirgin ozellik anormal yuruyuştur. Yuruyuş ataksisi geniş tabanlı yalpalama, sendeleme
şeklindedir.
AKUT VE TEKRARLAYICI ATAKSİLER
Akut belirtiler 72 saatten kısa surede gelişir. Tekrarlayan her ataktan sonra tam
iyileşme olmayabilir ve progresif ataksiye ilerler. Sağlıklı cocukta en yaygın ani yuruyuş
ataksisi sebepleri ilac alımı (% 30) ve akut postenfeksiyoz serebellit’tir (% 40). Bunları
migren, beyin sapı ensefaliti ve noroblastom takip eder.
1.Beyin Tümörü:
2.Konversiyon reaksiyonu:
3.İlaç alımı:
Bir ile dort yaş arası cocuklarda yanlışlıkla ilac alımı daha sıktır. Psikoaktif ilacların,
antiepileptiklerin (fenitoin), antihistaminiklerin toksik dozları sebeptir.
4.Beyin sapı ensefaliti:
5.Genetik:
Dominant tekrarlayıcı ataksiler: Tanı tipik ataklar ve aile hikayesi ile konur.
Epizodik ataksi tip1 (EA tip1): Beş ile yedi yaş aralığında başlar, ataklar 10
dakikadan kısadır, 12 yaş civarında miyokimi başlar. EMG’de istirahatte surekli spontan
aktivite gorulur. Tedavide antiepileptik ilaclar ve asetazolamid onerilmektedir.
EA tip2 (asetazolamide cevaplı ataksi): Okul cağı veya adolesan yaşta ortaya
cıkan 1saat-1 gun sureli ataksi, vertigo atakları vardır. Olguların yarısında migren
tanımlanır. Tedavide asetazolamid, flunarizin onerilir. Diğer epizodik ataksi tipleri daha
nadir gorulmektedir.
Doğumsal metabolizma bozuklukları:
Hartnup hastalığı: (otozomal resesif gecişli=OR) Doğum sonrası normal olan
cocuklarda deride fotosensitivite, ataksi, mental değişiklik epizodları, hipotoni gorulur.
Tanı monoaminomonokarboksilik aminoasidurinin gosterilmesiyle konulur. Tedavide
nikotinamid, yuksek protein diyeti kullanılır.
Akçaağaç şurubu idrarı hastalığı (Maple syrup urine disease) (intermitan,
OR geçişli): Doğumda normal olan cocuklarda 5 ay ile 2 yaş arası gelişen ataksi,
irritabilite, letarji epizodları vardır. Tanı atak sırasında idrarda akcaağac şurubu
kokusu, kan ve idrarda dallı zincirli aminoasid ve ketoasid artışı, fibroblastlarda
enzim eksikliği ile konulur. Tedavide protein kısıtlı diyet, tiamin, periton diyalizi
onerilmektedir.
Piruvat dehidrogenaz eksikliği: X’e bağlı geciş gosteren bu hastalık coğunlukla
3 yaş sonrası başlar. Tanı icin laktik asidoz, piruvik asit artışı, duşuk laktat piruvat oranı
onemlidir. Tedavide ketojenik diyet, tiamin, asetazolamid yer almaktadır.
6.Migren:
Baziler migren: Kızlarda daha sık gurulen bu tablonun pik insidansı adolesan
donemde olup olguların yaklaşık % 50’sinde yuruyuş ataksisi vardır.
Benign paroksizmal vertigo: Okul oncesi cocuklarda sık ortaya cıkan bu tabloda
duzensiz aralarla dakikalar suren vertigo atakları gorulmektedir. Olguların % 21’inde
migren gelişir. Tanı klinikle konulur. Genellikle ilac tedavisi gerekmez.
Enfeksiyon sonrası/immun aracılı:
Akut postenfeksiyöz serebellit: Kız ve erkeklerde eşit sıklıkta gorulen bu tablo
coğunlukla 2-7 yaş arası cocuklarda, onceleri varicella enfeksiyonunu takiben, şimdi
ise canlı aşı komplikasyonu olarak ortaya cıkar. Başlangıcta ataksi maksimaldir, birkac
gun sonra duzelmeye başlar. Tanı diğer sebeplerin dışlanması ile konulur. Kraniyal MR
normaldir. Tedavi gerekmez.
7. Miller Fisher sendromu: Ataksi, oftalmopleji ve arefleksi ile karakterize olan bu
tablo sıklıkla Guillain Barre sendromu (GBS) variyantı olarak kabul edilir. Olguların %
50’sinde başlangıctan 5-10 gun oncesinde gecirilmiş viral hastalık oykusu vardır. Klinik
duzelme 2-4 haftada başlar. Tanı: BOS’da protein artışı (GBS ile aynı). Tedavi: İVİG (2g/kg,
2-5gunde), plazmaferez. Akut ataksili noropatide oftalmopleji yoktur.
Multipl skleroz ataksiye neden olabilen bir demiyelinizan hastalıktır.
Miyoklonik ensefalopati/nöroblastom sendromu: Sıklıkla 8 ay (1ay-4yaş arası)
civarında opsoklonus, ataksi ve miyoklonik ensefalopati ile başlar. Noroblastom ile
ilişkili (paraneoplastik otoimmun) olan bu tabloda tanıda klinik yanı sıra toraks ve
abdomen MR, idrarda homovanilik ve vanilmandelik asit, metaiyodobenzilguanidin
(MIBG) sintigrafisi onemlidir. Tedavide ACTH veya oral kortikosteroidler yer almaktadır.
8.Progresif kaviteleşen lökoensefalopati:
Bebeklik ve erken yaşta ADEM’e benzer başlangıcla ortaya cıkar. Kraniyal MR’da ak
madde kavitasyonları, kistler izlenir. Prognozu kotudur.
9.Psödoataksi (epileptik): Ataksi tek klinik özellik olabilir. Tanıda EEG önemlidir.
10.Travma:
Hematom: Progresif bilinc kaybı olabilir. Beyin sarsıntı sendromu: hafif kafa
travmaları bile serebral aksonopati yapabilir. Kucuklerde ataksi, buyuklerde baş ağrısı
ve dizziness de vardır. Kraniyal BT normal olabilir, aksonal hasar MR’da gorulmektedir.
Coğunlukla 1-6 ayda ataksi duzelir.
11.Vasküler:
Serebellar hemoraji: Koagulopati yokluğunda spontan hemoraji nedeni
arteriyovenoz malformasyondur. Vertebrobaziler okluzyon: Belirtiler travmadan
dakikalar veya saatler sonra başlar, unilateral beyinsapı ve ipsilateral serebellar bulgular
olabilir.
En iyi 1024x768 çözünürlükte görüntülenir...
Bu sitede yer alan yazıların her türlü yayın hakkı Dr. Koray Karabekiroğlu'na ait olup; kendisinden Fikir ve Sanat
Eserleri Kanunu'na göre yazılı izin alınmadan söz konusu yazıların herhangi bir bölümü veya tamamı iktibas edilemez
veya herhangi bir usul ile çoğaltılamaz.
Kaynak göstermek ve bilimsel kurallara riayet edilmek kaydı ile alıntı yapılması mümkündür.