Bu yazıda, TÜRK NÖROLOJİ DERNEĞİ'nin "Epilepsi Çalışma Grubu Tedavi Rehberi" 2015'den
alıntılar yapılmıştır.
Epileptik nöbet; beyindeki anormal aşırı veya senkron nöral aktivite sonucu gelişen
geçici işaretler ve/veya semptomlardır.
Epilepsi; beynin sürekli epileptik nöbet oluşturmaya yatkınlığı ile karakterize bir
bozukluğudur ve bu durum nörobiyolojik, kognitif, psikolojik ve sosyal sonuçlara neden
olur.
Tetiklenmiş (provoke, uyarılmış, uyartılmış) nöbet; reaktif nöbet veya durum
ilişkili nöbet olarak da adlandırılabilir ama akut semptomatik nöbet terimi kullanılması
daha uygundur.
Akut semptomatik nöbet; metabolik, toksik, yapısal, infeksiyöz veya
inflamasyon nedeniyle santral sinir sisteminde meydana gelen ve bu nedenlerle
aralarında zamansal ilişki (ilk yedi günde) bulunan akut, geçici, düzeltilebilir olaylardır.
Nöbet gelişim zamanı altta yatan nedene bağlı olarak değişir. Beynin süregiden bir
epilepsiye yatkınlığına neden olan sinir sistemi olayları, mesela beyin tümörleri, provoke
tanımına uymamaktadır.,,
Epilepsi tanısı nasıl konur?
İlk adım doğru tanı koyabilmektir. Bu nedenle epilepsi tanısı bir nöroloji
uzmanı tarafından değerlendirilerek konulmalıdır. Hasta ve atağı gören kişilerden
bilgi alındıktan sonra, öykü ek sorular (atağın öncesi, başlangıcı, atak seyri, atak
sonrası) sorularak derinleştirilmelidir. Özgeçmiş (mevcut veya geçirdiği hastalıklar)
ve soygeçmiş (aile öyküsü) sorgulaması yapılmalıdır. Atak anında video kaydı
yapabilecek ailelerden bu konuda destek istenmeli, bu imkan yoksa atak anının
dikkatli bir şekilde gözlenmesi önerilmelidir. Kesin epilepsi tanısı konulamayan
olgularda, ek incelemeler (laboratuvar sonuçları, elektroensefalografi ve
nörogörüntüleme bulguları) yapılıp, gerek görülürse olgu epilepsi kliniği olan bir
merkeze yönlendirilmelidir.
Nöbeti tetikleyen nedenler (aşırı alkol tüketimi, alkol yoksunluğu, trisiklik
antidepresan kullanımı, hipo-hiperglisemi, elektrolit bozukluğu, ateş, kafa travması,
menenjit, ensefalit) sorgulanmalıdır. Nöbetin hemen başlangıcındaki hissedilen aura,
epigastrik yükselme, bağırsak peristaltizminde artma, otonomik belirtiler, tinnitus, korku
hissi vb. varlığı araştırılmalı ve miyokloni ya da absans benzeri nöbetler sorgulanmalıdır.
Çeşitli epidemiyolojik çalışmalarda, tek bir tetiklenmemiş nöbet sonrası, ikinci
nöbet gelişme ihtimali %40-52 arasında değişen oranlarda bildirilmiştir. Son kılavuzda
ilk nöbet sonrası nöbet tekrar riski %60 ve daha fazla ise epilepsi tanısı konabileceği
belirtilmektedir.
Epilepsi tanısı aşağıda belirtilen maddeler varlığında söylenebilir.
1. En az iki tetiklenmemiş (veya refleks) nöbetin 24 saat ara ile meydana gelmesi
2. Tetiklenmemiş bir nöbet (veya refleks nöbet) ve önümüzdeki 10 yıl içinde
tekrarlayan nöbet görülmesi olasılığının %60’dan fazla olması
3. Epilepsi sendromu tanısı
4. Risk ve etyolojik neden tam olarak bilinemiyorsa ikinci nöbet sonrası epilepsi
tanısı konulmalıdır.
Senkoplar: Senkop, beyin kan akımının geçici olarak azalmasına bağlı ortaya çıkan kısa sureli
bilinç ve tonus kaybı tablosudur. Bilinçin etkilendiği tonik, atonik, jeneralize tonik
klonik ve kısmen kompleks parsiyel nobetlerle karıştırılabilmektedir.
Selim Paroksizmal Vertigo: Bir kaç dakika süren, ani, seyrek gelen baş dönmesi ataklarıdır. Genellikle 1-5
yaşları arasında görülür. Çocukta ani korku ifadesi, yere oturma ya da anneye tutunma
görülebilir. Migren ekivalanları arasında yer almaktadır. Bu çocuklar sıklıkla epilepsi
tanısı alırlar.
Selim Paroksizmal Tortikollis: Bir yaş öncesi başlar, baş yana doğru eğilir, bazen gövdeyi de içine alabilir,
huzursuzluk, bulantı-kusma eşlik edebilir, atak süresi dakikalardan saatlere varabilir,
bazen 2-3 güne uzayabilir. Paroksizmal vertigo ile ilişkilendirilmektedir.
Paroksizmal Distoni, Diskinezi ve Koreatetoz: Semptomatik ya da idiyopatik gelip-geçici ekstrapiramidal hareketlerle
karakterizelerdir. En iyi bilinenleri paroksizmal kinezijenik koreoatetoz (PKK) ve
paroksizmal distonik koreoatetoz (PDK)’dur. PKK ani bir harekete bağlı olarak ortaya
çıkan unilateral/bilateral, koreik/distonik hareketlerden oluşur. Bir iki dakika süren
ataklar gün içinde çok sayıda (<100) gelebilirler.
Sandifer Sendromu: Ağır gastro-özofagial reflü ile birlikte oluşan distonik hareket bozukluğudur.
Spazmlar uykuda kaybolur ve hastalığın paroksizmal doğası nedeni ile nöbetle
karıştırılabilir. Ense, sırt ve ust ekstremiteleri içine alacak şekilde ark şeklinde gerilme ve
rijid opistotonik postürle şekillenen bir torsiyon distonisidir.
Aşırı İrkilme ve Hiperekpleksi: Aşırı irkilme tablolarında; işitsel, görsel, dokunsal ya da diğer proprioseptif
uyaranlara karşı olağandan daha abartılı bir sıçrama yanıtı olur. Minor formunda
irkilme dışında bir bulgu yoktur. Major formunda doğumdan itibaren uykuda kaybolan
hipertoni mevcuttur. Bu bebeklerde irkilme yanıtı her seferinde uzun sureli bir tonik
kasılmayı tetikler. Bu sırada bebek apne nedeniyle kaybedilebilir.
Migren: Migren ve epilepsi benzer fizyopatolojik mekanizmalara sahip, birbirleriyle
ilişkili iki hastalıktır. Migrenlilerin yaklaşık % 6’sında epilepsi, epilepsililerin % 25’inde
migren vardır. Migrenin prevalansı yaş büyüdükçe artış gösterir; ergenlikle
birlikte kızlarda rastlanma oranı % 15’lere çıkarak erkeklerin iki katını geçmektedir.
Migren aurası oksipital nöbetlerin görsel semptomlarına benzer. Ancak, genelde süreleri daha uzundur ve
renksizdirler. Başağrısı, bulantı ve kusma her iki durumda da görülebilir.
Çocukluğun Alternan Hemiplejisi: Genellikle 1 yaş öncesi başlar. Göz kürelerinde diskonjuge hareketler, nistagmus,
tonik/distonik/opistotonik episodlar, gelip-geçici flask hemiplejiler, bunlara sonradan
eklenen taraf değiştiren hemipleji (ve/veya tetrapleji) atakları ile seyreder. Ayrıca
paroksizmal olarak solunum, kalp ritim değişikleri, ciltte vazomotor değişimler gibi
otonomik semptomlar da görülebilir. Ataklar bir kaç dakikadan bir kaç güne kadar
surebilir, atak sırasında beliren kasılmalar tonik epilepsi nöbetleri ile karışabilir.
Psödonöbetler: En sık ergenlikte dikkati çekmekle birlikte küçük çocuklarda da görülebilen
psikojenik non-epileptik nöbetlerin bazen epilepsi nöbetlerinden ayırt edilmesi
çok güç olabilir. Epilepsi ön tanısı ile başvuranların yaklaşık 1/5’inde bu duruma
rastlanır. Bazen gerçek epilepsi nobetleriyle birlikte görülürler ve dirençli
epilepsi yanılgısına neden olabilirler. Psikojenik non-epileptik nöbetleri ayırt
etmede hastalık öyküsü, ailenin gözlemi, nöbetlerin kamera görüntüsü, iktal EEG
bulguları değerli bilgiler verir.
Hiperventilasyon Sendromu: Zorlu soluk alma ile şekillenen tablo sıklıkla adolesan yaşta ve daha çok kızlarda
görülür. Ayrıca tabloya goğus ağrısı, sersemlik hissi, dispne, senkop ve dalmalar
eklenebilir, bu durumda epilepsi ile karıştırılabilir. Uzayan ataklarda kese kağıdı
solunumu hem atağı durdurmada hem de tanıda yararlıdır.
Episodik Kontrol Bozukluğu Sendromu: Ani öfke atakları çocuk ve adolesanlarda görülür. Belirgin bir neden yoksa veya
birlikte bilinç bulanıklığı, uyku hali varsa kompleks parsiyel nobetlerle ile karıştırılabilir.
Kompülsif Valsalva Reaksiyonu: Davranışsal sorunları olan bazı cocuklarda kompulsif valsalva manevrası sonucu
atonik senkopal nöbetler oluşabilir. Ciddi senkop atakları ölümcül sonlanabilir. Valsalva
manevrası öncesinde hiperventilasyon olabilir. Bu atakların en sık goruldukleri durumlar
otizm ve Rett sendromudur.
Pavor Nocturnus (gece korkusu): Süt çocukluğu ve çocukluk dönemlerinde sık görülür ve epilepsi ile en çok karışabilen
tablolardan biridir. Çocuğun ani bir korku ve çığlıkla uykudan kalkarak şaşkın, korkulu,
konfuze bir duruma girdiği tablodur. Sayıklamalar, sorulara eksik ya da anlamsız yanıt
verme görülebilir. Ertesi sabah olayı hatırlamaz. Ender olarak
puberteden sonraya uzayabilir. Olay yavaş uykuda gercekleşir.
Somnambulizm (uykuda yürüme): Hasta sorulanları kısmen yanıtlayabilir ancak konfuzedir. Dışarı cıkma ya da evin
icinde anlamsız dolaşma davranışı gorulebilir, sonradan olayı hatırlamaz.
Stereotipiler, Ritmik Hareketler: Bebeklerde ve küçük çocuklarda uykuya dalma sırasında baş sallama, baş vurma,
one-arkaya-yanlara beden hareketleri şeklinde görülen ritmik hareketlerdir. Ancak derin
uykuda ve uyanıklıkta da görülebilirler. Genellikle okul öncesi donemde kaybolurlar.
Mastürbasyon: Süt çocukluğundan itibaren başlayabilen okul öncesi dönemde daha çok kız çocuklarında
rastlanan masturbasyon da stereotipik-ritmik ozelliklere sahip bir davranış değişikliğidir.
Bakışların dalgınlaştığı bazı durumlarda epilepsiyle karıştırılması mumkundur.
Pick Wick Sendromu: Obez cocuklarda gorulur, uykuda hipoventilasyonla birlikte olan apne periyodları gorulur.
Gece apne periyodları nedeniyle kesintiye uğrayan uyku nedeniyle gunduzleri uykuludurlar.
Konjenital Sentral Alveoler Hipoventilasyon Sendromu (Ondin’in Lâneti): Yavaş uyku sırasında santral apneler oluşur, yuksek mortaliteyle seyreder.
Narkolepsi-Katapleksi Sendromu: Narkolepsi coğunlukla genc ve yetişkinlerde gorulmekle birlikte cocuklarda da
gorulebilen, engellenemeyen uyku ataklarıyla giden bir hastalıktır. Katapleksi ise,
ani bir duygulanma ile oluşan istemli kaslardaki tonus cozulmesi halidir. Bazen uyku
paralizisi ve hipnogojik halusinasyonlar da gorulebilir. Cocukta katapleksi atakları
atonik nobetlerle karıştırılabilir.
Akut semptomatik nöbet tanımı:
ILAE tarafından akut semptomatik nöbet; metabolik, toksik, yapısal, ,enfeksiyöz
ve de inflamatuvar sebeplerle gerçekleşmiş akut santral sinir sistemi (SSS) hasarı ile
yakından ilişkili, geçici nöbet olarak tanımlanmaktadır (tetiklenmiş nöbet, durum
ile ilişkili nöbet, duyarlı nöbet). Akut semptomatik nöbet, hastalığın başlangıcında
yani erken dönemde görülebilen, tekrarlamayan, antiepileptik tedavi gerektirmeyen
ya da geçici olarak kısa süreli tedavi uygulanan atakları içermektedir. Nöbetler,
kompleks parsiyel, tonik-klonik ve hatta status epileptikus ile seyredebilir. Akut
semptomatik nöbet, bazı hallerde, sonradan uyartılmamış nöbetlerin görülme riskini
de arttırmaktadır.
EEG deki epileptiform anomali (keskin dalga veya diken) ve beyinde hasara neden olan
bir patolojide (inme ve travma gibi) nöbet riski çok artmaktadır. Nörolojik muayenenin
anormal olması da riski artırmakta, epilepsinin uzak semptomatik olarak sınıflanması ve
EEG’de epileptiform aktivite varlığının bir arada oluşu riski iyice belirginleştirmektedir.
Nöbeti tetikleyen nedenler
Bu grup tetikleyiciler (trigger) var olan epilepsi yatkınlığında ve hastalığında
nöbeti kolaylaştıran etkenlerdir. Menstruasyon gibi hormonal değişiklikler, stres, ateş
veya sistemik enfeksiyon, uyku deprivasyonu, aşırı alkol, sedatif veya alkol kesilmesi,
antiepileptik ilaç azaltılması veya yetersiz antiepileptik tedavisi, elektrolit dengesizliği
(düşük kan şekeri, sodyum, kalsiyum, magnezyum sapmaları) ve banyo (sıcak su), şekil,
ışık uyaranı gibi refleks durumlar.
Sınıflama
Nöbetler klinik ve EEG bulgularına göre fokal ve jeneralize olmak üzere ayrılır.
ILAE 1981 sınıflamasında klinik fokal nöbet tipi; basit parsiyel, kompleks parsiyel ve
sekonder jeneralize nöbetler olarak sınıflandırılmıştır. Jeneralize nöbetler ise absanslar,
miyoklonik nöbetler, atonik, tonik, klonik ve jeneralize tonik klonik nöbetler olarak alt
gruplara ayrılmıştır.
Tedavi
Genç yaşlardaki bireylerde nöbet önlemek önemlidir. Çünkü gelişebilecek ikinci
nöbet sonrası sosyal ve psikolojik sorunlar ortaya çıkabilmekte ve iş imkanında
zorluklar yaşanabilmektedir. Tedaviye başlama durumunda, hasta karar sürecinde
yer almalıdır.
En iyi 1024x768 çözünürlükte görüntülenir...
Bu sitede yer alan yazıların her türlü yayın hakkı Dr. Koray Karabekiroğlu'na ait olup; kendisinden Fikir ve Sanat
Eserleri Kanunu'na göre yazılı izin alınmadan söz konusu yazıların herhangi bir bölümü veya tamamı iktibas edilemez
veya herhangi bir usul ile çoğaltılamaz.
Kaynak göstermek ve bilimsel kurallara riayet edilmek kaydı ile alıntı yapılması mümkündür.