Ergenlerde panik bozukluğu hakkında neler söylenebilir?
Panik bozukluğu, yineleyen beklenmedik panik atakların olması ve başka atakların olacağına dair sürekli kaygı duyma, panik atağın yol açabileceği sonuçlarla ilgili olarak üzüntü duyma (çıldıracağı, kontrolünü kaybedeceği, öleceği gibi) ve ataklarla ilgili olarak belirgin bir davranış değişikliğinin olması ile karakterize bir bozukluktur. DSM-IV’te panik atağın ayrı bir korku ve rahatsızlık döneminin olduğu, 10 dakika içinde en yüksek düzeye ulaştığı ve tanı için 13 bedensel veya bilişsel belirtiden 4’ünün karşılanması gerektiği bildirilir. Bu bedensel belirtiler “nefes daralması”, “kalp hızında artma”, “göğüs ağrısı”, “boğulma (soluğun kesilme) hissi”, “baş dönmesi”, “uyuşma ya da “karıncalanma”, “sıcak/soğuk basmaları”, “terleme”, “titreme” ve “bulantıdır”. Bilişsel belirtiler, ölüm, çıldırma ve kontrolünü kaybetme korkularıdır.
Panik atak tipik olarak ani başlangıçlıdır ve 10 dakika kadar bir sürede belirtiler yoğunlaşır. Panik bozukluğa agorofobi (yalnız kalamama, kapalı alanlardan, kapalı mekanlardan kaçınma) eşlik edebilir ya da etmeyebilir. Agorofobi kişinin, beklenmedik olarak panik atağı çıkabileceği, kaçmanın zor olabileceği ya da yardım alamayacağı yerlerde ya da durumlarda aşırı kaygı duymasıdır. Yalnız başına dışarıda olma, kalabalıkta olma, sırada bekleme, köprü üstleri, otobüs, tren ya da otomobil ile seyahat etme, büyük alış veriş merkezleri, sinemalar agorofobik korkular arasındadır. Agorofobi ile yaygın bir kaçınma davranışı oluşur; ya da yoğun sıkıntıyla bu duruma katlanılır; veya bu duruma katlanmak için eşlik eden birisine gereksinim duyulur. Çocuklar, belirtilerini daha çok dıştan gelen nedenlere bağlama eğilimleri vardır (ör. öğretmenimden hoşlanmadığım için kalbim hızlı çarpıyor). Bu nedenle çocuğun bilişsel yanıtları panik atağı başlatacak olaylar dizisine neden olmaz. Toplumda ergenlerde panik atak %35-60 arasında görülmektedir. Panik bozukluğu ise %0.6 ile %4.7 arasındadır. Ergenler arasında en çok titreme, baş dönmesi, bayılacak hissi, kalp çarpıntısı, bulantı, nefes darlığı ve terleme görülür. Bilişsel belirtiler daha az bildirilmektedir. En sık kalabalık yerlerden kaçınma davranışları bildirilir (ör. lokantalar, kalabalıklar v.b). Tiroid ya da paratiroid bezlerinin aşırı düzeyde çalışması, iç kulak ve denge sistemi ile ilgili hastalıklar, sara nöbetleri ve kalp hastalıkları panik atağa neden olabilen tıbbi durumlardır. Panik atağa çarpıntı eşlik ediyorsa kalp grafisi (EKG) tetkiki yapılmalı ve bir çocuk doktoru değerlendirmesi yapılmalıdır.
Panik bozukluğu görülen hastalarla yapılan yapısal ve işlevsel beyin görüntüleme çalışmalarında (Karabekiroglu ve ark., 2007), bu hastaların kontrol olgularına göre belirli farklılıklar gösterdiği bildirilmektedir. Bu farklılıklar özellikle beynin çeşitli bölgelerinde (parahipokampal alanlarda ve ön beyin kabuğunda) olduğu dikkati çekmektedir. Ön beyin kabuğunun bir parçasını oluşturan ön singulat kabuğunun duyular yoluyla gelen bilginin duygusal içeriğine daha duyarlı olduğu bildirilmektedir. Singulat kabuk korku ile ilişkili otomatik reaksiyonun oluşmasını engellemek amacı ile amigdala üzerinde baskılayıcı bir etkide bulunur. Panik bozukluğu hastalarında ön beyin kabuğu bölgesinde görülen etkinlik azalması, amigdalanın kaygı oluşumuna yol açan beyin yapılarını uygunsuz olarak uyarmasına yol açabilmektedir. Ayrıca sağ beyin yarımküresinin otonom fiziksel işlev değişikliklerini ve içsel algıları kontrol ettiği gösterilmiştir. Sağ parahipokampal alanda sola göre daha çok etkinlik artışı olması, panik bozukluğu hastalarının içsel uyaranlara olan duyarlılık artışına işaret etmektedir (Karabekiroglu ve ark., 2007).
Agorofobili panik bozukluğu olan ergenlerde yapılan bilişsel davranışçı terapilerde nefes egsersizleri, gevşeme teknikleri, ip-ucu kontrollü gevşeme, kendini olumlu yönlendirme terapisi, bilişsel başa çıkma yöntemleri uygulanabilir. Panik bozukluğunun psikoterapilerinde terapist bilişsel çarpıtmaları düzeltmesi için hastaya bazı yöntemler gösterir. Örneğin (Bayraktar, 2008),
daha önceki olumsuz açıklamaların yerine nötr ya da daha doğru açıklamaların uygulamasını yapmak,
olasılığın değerlendirilmesi, bedensel belirtilere ilişkin düşünülen en karamsar sonuçların gerçekleşme olasılığını daha gerçekçi biçimde test etmek,
atak sırasında yaşanan bedensel belirtilerin sonuçlarının korku uyandıran etkisini daha mantıklı olarak değerlendirmek,
uyumu bozan bilişsel çarpıtmalar ve şemaları öncelikle ele almak ve daha sonra değiştirilmesi için hastalara ödevler vermek,
panik atağı oluşturan ve çoğu kez hızlı solunuma bağlı bedensel duyumları kontrol etmek için solunum egzersizleri eğitimi vermek,
çarpıntı yakınmalarını kontrol etmek için Valsalva tekniğini (nefes tutmayı içeren bir teknik) öğretmek, vb.
İlaç tedavileri de tedavide yardımcı olarak kullanılabilir. Tedavide özellikle seçici serotonin gerialım engelleyicileri ve benzodiyazepinler kullanılmaktadır.
Kaygılar ve tedavisi ile ilgili olarak ayrıca... tıklayınız...
Dr. Koray Karabekiroğlu
En iyi 1024x768 çözünürlükte görüntülenir...
Bu sitede yer alan yazıların her türlü yayın hakkı Dr. Koray Karabekiroğlu'na ait olup; kendisinden Fikir ve Sanat
Eserleri Kanunu'na göre yazılı izin alınmadan söz konusu yazıların herhangi bir bölümü veya tamamı iktibas edilemez
veya herhangi bir usul ile çoğaltılamaz.
Kaynak göstermek ve bilimsel kurallara riayet edilmek kaydı ile alıntı yapılması mümkündür.