Konuşma sorunlarına sıklıkla şu nedenler yol açabilir:
İşitme sorunları
Mental retardasyon (zekâ ve gelişme gerilikleri)
Psikiyatrik bozukluklar
1. Yaygın gelişimsel bozukluklar (ör, otizm)
2. Kekemelik
3. Fonolojik bozukluklar (ör, artikülasyon boz.)
4. Dikkat eksikliği bozuklukları
5. Özgül öğrenme güçlükleri
6. Dil gerilikleri
İfade edici dil geriliği (dili kullanma sorunları)
Alıcı dil geriliği (dili anlama sorunları)
Karışık (mikst) dil gerilikleri
Kekemelik ya da konuşmada takılma belirli durumlarda normal olabilir mi?
Tekrarlamalar özellikle çocuklarda normalde 4-5 yaşına kadar görülebilmektedir. Bu masum tekrarlarla kekemeliğin birbirinden ayırt edilmesi gerekmektedir. Çocuklardaki bu normal akıcılık kusurunun kekemelik haline gelmesinde çevrenin baskı ve beklentileri, öte yandan ailenin dikkatinin çocuğun konuşması üzerine yoğunlaşması rol alabilmektedir.
Kekemeliği artıran durumlar nelerdir?
Kaygıyı artırabilen çeşitli durumlarda, örneğin önemli bir şey söylemek isterken, bir isim söylerken, önemli bir şahıs ile konuşulduğunda, geniş bir dinleyici kitlesine konuşulduğunda, ya da zaman yetersizliğinde, kişi acele ile tamamlanmaya çalışıldığında kekemelik davranışı pekişebilmektedir. Kekemelik sıklıkla genetik bir yatkınlıkla ortaya çıkar. Erkeklerde daha sıktır. Genellikle baba tarafında çocukluk öyküsünde, ya da halen devam eden konuşmada takılmalar, ya da kekelemeliğe sık rastlanır. Halk arasında çeşitli korku durumlarının kekemeliğe sebep olduğuna dair yaygın bir inanç vardır. Ancak ifade edilen korku durumları aslında hemen her çocuğun zaman zaman karşılaşabildiği durumlar olmaktadır. Yine de bu korku durumları olası yatkınlığı olan bireylerde kekemeliğin başlamasını ya da şiddetlenmesini tetikleyebilir.
Kekemelik tedavisinde ne yapılır?
Kekemeliğin tedavisinde öncelikle “kekemelik” ya da “konuşmada takılma” davranışının şiddeti, yaşı, süresi, pekiştirici etkenler vs. değerlendirilmelidir. Beraberinde çeşitli kaygı bozukluklarının varlığı, bu davranışa bağlı olarak zaman içerisinde gelişebilen işlevsellikte bozulma (ör, arkadaşlardan uzaklaşma, sınıfta söz almama ve özgüvende düşüş vb.) araştırılmalıdır. Konuşmanın tedavisine ek olarak, bu duruma eşlik edebilen bu tür psikiyatrik bulgu ve bozuklukların da tedavide ele alınması gerekli olmaktadır. Kaygıyı azaltmaya yönelik çeşitli ilaç tedavileri kullanılabilir. Özellikle nefes egzersizleri, harf ve kelimelerin doğru telaffuzu üzerine odaklanan konuşma terapileri uygulanabilir.
Kekemeliği olan çocuğa sahip ebeveynlere ne tür önerilerde bulunulabilir?
Bazı çocuklarda görülen irkilme, tutulma, tekrar veya uzatma şeklindeki hafif konuşma özürlerini kekemelik ve çocuğunuzu da kekeme olarak nitelemeyiniz. Çünkü siz ona kekeme derseniz oda kendini kekeme olarak görmeye başlar. Oysaki öyle nitelenmezse çocuk kendiliğinden bu devreyi tehlikesizce atlatabilir.
Çocuğun konuşması üzerine aşırı titizlik göstermeyiniz.
Çocuk konuşurken sakince dinleyiniz. Bir şey söylemek istediğinde acele etmeden söyleyebileceği kadar zaman veriniz. Konuşmasını kesmeyiniz. Tutulduğunda yardım etmeyiniz.
Çocuğa hiçbir zaman "dur..,acele etme..,yeniden başla.., önce bir derin nefes al" gibi uyarılarda bulunmayınız. Bütün bunlar onun dikkatini konuşmasında toplayacağından zararlıdır.
Çocuk konuşurken onun dudak hareketlerine değil gözlerine bakınız.
Katı disiplinden sakınınız. Alay ve acı şakaları disiplin aracı olarak kullanmayınız.
Çocuğun yanında kusurları hakkında konuşmayınız.
İleri kekemelik hallerinde çocuğun en az şaşırdığı ve rahatça konuşabildiği durum ve şartları saptayarak bu durum ve şartlarda onu konuşturunuz.
Yanlış konuştuğunda ya da tutulduğunda cezalandırma ile korkutmayınız ve cezalandırmayınız.
Yorgun ve heyecanlı olduğu zamanlarda konuşmaya zorlamayınız.
Yavaş konuştuğunda hızlı konuşmaya zorlayan istekte bulunmayınız.
Çocuğunuzu problemin farkında ise onu bu yönden açıklığa kavuşturmak için uygun zamanlarda "konuşurken bazı tekrarlar, irkilmeler, tutulmalar yaptığı fakat bunların önemli olmadığını bunlardan kurtulmasının mümkün olduğunu zaten herkeste buna benzer durumların görüldüğünü" söyleyebilirsiniz.
Çocuğun kendine karşı iyi, olumlu tavır geliştirmesine yardım ediniz. Kendini kekemeliğinden dolayı değersiz gören çocuğunuz bu engeli kolay aşamaz. Çocuğun sahip olduğu iyi özellikler ortaya çıkarılmalı, teşvik edilmelidir.
KONUŞMA SORUNU- Olgu örnekleri
3 yaşındaki kızımın konuşmasını sadece ben anlayabiliyorum
Soru: Kızım 37 aylık. Konuşması çok net değil. Genelde sadece ben anlayabiliyorum. Babası çoğu zaman anlamıyor. Konuşması yaşıtlarına göre daha geç oldu. Anlaşılabilir şekilde ne zaman konuşur? Bu durum normal mi?
Yanıt: Bu durum "normal" bir gelişim süreci değil. Ama eğer aşağıdaki her sorunun cevabı evetse, "normal" sınırlarda değerlendirilebilir:
1. Konuşması anlaşılmadığında, vücut dili ve mimiklerle anlatmaya çalışıyor mu?
2. Kendiliğinden ilişki kurmaya meyilli, ilişkiye arzulu mu?
3. Çocuklarla iken de kendini ifade edebiliyor mu?
4. Duyma/işitmesi normal mi?
5. Kendini ifade etme güçlüğü yaşadıkça öfke nöbetleri, ağlamalar vs. yaşamadan sabırla devam ediyor mu?
6. Başka alanlarda öğrenme güçlüğü çekmiyor mu?
7. Psikolojik ve gelişimsel başka anormal durum yok mu?
Hepsi evetse, biraz daha bekleyebilirsiniz, ya da konuşma terapisi ile konuşmasını hızla geliştirebilirsiniz (tabii terapist de gerekli görmeli ve maddi imkanlarınız uygun olmalı). Eğer herhangi bir soruya “hayır” cevabı veriyorsanız, biraz daha detaylı incelemeyi hak eder.
Oğlum tüm “k”leri, “t” diye söylüyor.
Soru: Oğlum tam 37 aylık ve biraz geç konuştu. Konuşmaya başladığından beri "k" harfi yerine "t" harfini kullanıyor. Yani “kalem” yerine “talem” diyor. Gayet güzel cümleler kurarak konuşuyor ancak tüm "k" harflerini "t" olarak telaffuz ediyor. Bu konuda bana bilgi verir misiniz? Bu bir bozukluk mu? Zamanla geçer mi?
Yanıt: Belli bir yaşa kadar bazı harfleri yanlış telaffuz etmesi (özellikle "s" ve "r") normal sayılır (özellikle 4 yaşına kadar). Ayrıca sadece belli bir harfi yanlış söylüyorsa, diğer harflerde sorun yoksa bence üzerinde durmak gereksiz. Zamanla düzeleceğini düşünürüm. Ancak, çok nadiren görülse de bazı işitme kusurlarında belirli harfleri duyma ve dolayısıyla telaffuz bozulabiliyor. Süreğen bir durum olursa odyolojik (işitmenin ayrıntılı değerlendirmesi) bir muayene iyi olabilir. Bazı harfleri 4 yaşından sonra da zorlukla söylemek pedagojik olarak değerlendirme ve yönlendirmeyi (gerekirse konuşma terapisi vs.) hak ettirir. Psikiyatriyi ilgilendiren ise, bu durumun yaratabileceği sonuçları önlemek, yarattıklarına çözüm bulmak ve bu durumun oluşmasına neden olan gelişimsel, genetik veya anatomik nedenleri ortaya koymak ve durumun nasıl bir yolla, tedavi edilebileceğini, önlem alınabileceğini ve takip edilmesi gerektiğini belirlemektir.
Bir çocuğun geç konuşması bir hastalık mıdır?
Soru: Benim tam 2,5 yaşında bir oğlum var ama tam konuşamıyor henüz, yani cümleleri ya kesiyor
Ya da tek kelime halinde konuşuyor. En net söylediği kelimeler, “anne, baba, su, baba, geldi, gitti”. Bu konuda çocuk doktoruyla konuştuk. “Terapi için yaşının erken olduğunu, bazı çocukların geç konuştuğunu” söyledi. Hareketli bir çocuk, hiçbir konuda problemimiz yok. Hatta bir kelimeyi ikinci bir kez söylettirmez. Ama oyuncaklarıyla çok vakit geçirmesini sevmiyor. Benim sizden öğrenmek istediğim bir çocuğun geç konuşması bir hastalık mıdır?
Yanıt: Geç konuşma denince akla ilk gelen iletişim ve etkileşim alanlarında gelişimsel sorunları olup olmadığını araştırmak ve yaygın gelişimsel bozukluklar, otizme benzer durumların ekarte edilmesini sağlamak oluyor. Sizin anlattığınız kadarıyla çocuğunuzda iletişim, etkileşim sorunu pek yok. Yani kelimeler, bazı cümleler mevcut ve anlaması, anlatması yeterince iyi gibi anlatıyorsunuz. Ancak sıkılmaları ve henüz yaşına uygun dil gelişim basamaklarını yakalamamış olması olası dikkat problemlerini ve öğrenme güçlüklerini akla getiriyor. Sabırsızlık, aşırı hareketlilik, dikkatsizce hatalar belirginleşirse, o açıdan değerlendirme gerekli olabilir. Aslına bakılırsa, mutlaka bir bozukluk olması gerekmese de, geç konuşma durumları hemen her zaman iyi bir değerlendirmeyi hak eder.
Oğlumun konuşması Japonca gibi
Soru: Oğlum 18 aylık ve kelime dağarcığında “anne, baba, kedi, gel, bak” gibi birçok kelime var. Tabiri caizse Japonca gibi konuşuyor. Böyle konuşması normal mi?
Yanıt: Kelime dağarcığında en az 5-10 kelime olmalı, ki var olduğunu söylüyorsunuz. Japonca gibi olması seslendirme anlamında ise, zamanla düzelir kanımca. Ya da düzelme aşamasına girmemesi durumunda yapılacak şeyler var tabii ki. Ama kullandığı kelimeler kendince yeni kelime uydurması şeklinde ise (genellikle ikizlerde sıkça görüyoruz), bu daha farklı bir durumda da olabileceğinden, eğer başka ciddi sorunlar da varsa, değerlendirmeyi gerektirir. Tek başına bir problem ise de zamanla düzelmesi en büyük olasılık.
Oğlumun konuşma gelişimi çok yavaş…
Soru: Bir ay sonra 3 yaşını bitirecek bir oğlum var. Konuşması çok yavaş ilerliyor. Her türlü derdini beden ve yüz hareketleriyle veya işaretlerle anlatıyor. Ancak sadece 30-40 kelime ve çok basit ikili cümleler kurabiliyor. Kitap okurken kavramları, bazı harf ve rakamları tanıyor, çok güzel resim yapıyor, özellikle insan ve hayvan figürlerini çok iyi çiziyor. Yap-boz, hamur ve lego oyunlarında başarılı. Dil gelişimine nasıl katkıda bulunabiliriz? Veya artık bir uzmana götürme vakti geldi mi? Kendi çocuk doktorumuz herhangi bir problem olmadığını belirtiyor. Ben sizin de görüş ve tavsiyelerinizi almak istiyorum.
Yanıt: Çocuğunuzun her türlü derdini beden ve yüz ifadeleri ile anlatıyor olması, kavramları tanıması vs. genel olarak olumlu bilgiler. Bahsettiğiniz durum "ifade edici dil geriliği" diye adlandırılan, yani sadece konuşma gecikmesi olup, diğer alanlarda normal sınırlarda gelişim göstermesi durumuna uyuyor. İfadesini güçlendirmek, yani düşünce hızına yakın ifade (konuşma veya diğer ifade biçimleri) sağlayabilmesi onun daha rahat hissetmesine, öfkelenmemesi, kaygılanmamasına yardımcı olabilecektir. Öncelikle işitme değerlendirmesi yapmalı ve normal olduğunu tespit etmeli, gerekirse yani gelişim hızı yetersiz kalırsa belki "konuşma terapisi" yararlı olabilir. Mümkün olduğunca sözel iletişimi arttırın. Onu acele cevap vermek zorunda hissine yönlendirmemeye özen gösterin derim.
Kızım sanki cırcır böceği
Soru: Kızım 4 yaşında ve cırcır böceği gibi çok konuşuyor. Sürekli onu dinlememi istiyor. Ama bir yere kadar dinliyorum. Sonunda bana da geliyorlar. Konularda şu ya da bu saçma şeyler. Bir de konuştuğu şeyleri çok uzatıyor ve “sonra söyle, işim var” dediğim zamanda “yaa, unuttum işte diyeceklerimi” deyip ağlamaya başlıyor. Son zamanlarda da her şeyi çok çabuk unutuyor. Sizce bu yaşlarda bu kadar konuşma normal mi?
Yanıt: Kızlar 3-4-5 yaşlarında “bıcır-bıcır, cır cır” konuşkan olabiliyorlar. Özellikle babası ile konuşma fırsatını düzenli olarak bulabilirse, kendini daha iyi hissedecek ve bu konuşma ile gidermeye çalıştığı içsel ihtiyaçları biraz daha azaltabilmiş olacaktır. Siz de ona "onunla konuşma ve onu dinleme" saatleri (örneğin, 30 dk + 30 dk) ayırabilirsiniz, ama diğer saatler için de özel izinler alırsınız ondan.
Konuşmada zorlandığı için yuvaya gitmek istemiyor…
Soru: Benim 44 aylık bir oğlum var. Konuşmasında biraz gecikme yaşadık. 2 yaşından itibaren konuşmaya başlamış olmasına rağmen, genelde konuşmada ilerleme konusunda ilgisi olmadı ve hareketlerle kendini ifade etmeye çalıştı. Çocuksuz bir ortamda, anneanne ile olmasından da bu durumun kaynaklandığını düşünüyorum. Herhangi bir işitme sorunu veya psikolojik sorun tespit edilmedi. Evde olduğu süreçte, 3,5 yaşına kadar 100 kelime kadar konuşuyordu. Ben ikinci bebeğe hamile kalınca görüştüğümüz pedagogların da tavsiyesi ile yuvaya başlattık. İkinci aydan itibaren konuşmaya hevesi arttı ve şu ana toplam 300 kelimelik dağarcığı oluştu. Fiilleri zamana göre kullanıyor, taklit etmeye hevesli, sıfat ve çoğulları da kullanıyor. “S, y, f, g” gibi bazı harfleri “d, p, b” gibi harflerle değiştirerek kullanıyor, ama söyledikleri anlaşılıyor. Yuvadaki arkadaşlarının konuşma düzeyleri çok daha ilerde olduğu için arkadaşları ile konuşmuyormuş, sadece öğretmeni ile konuşuyormuş. Anlatamadığı zamanlarda da kendini kötü hissedip
biraz ağlıyormuş. Son 15 gündür sabahları ağlayarak gidiyor, ama orada gün içinde tüm aktivitelere katılıyormuş. Sanıyorum konuşma geriliği nedeniyle ve kardeşinin gelmesi de yaklaştığı için evde benim peşimden hiç ayrılmıyor ve hep yuvaya gitmek istemediğini söylüyor. Bu şekilde yuvaya gittiğinde daha da çok içine kapanma ihtimali var mıdır? Nasıl yaklaşmalıyız?
Yanıt: Genel anlamda bir dil geriliği olsa da bence çok küçük bir düzeyde, yani çok ileri bir sorun gibi anlatmıyorsunuz. Yuvaya devamı olumlu, ancak yeni kardeş, yuva ve dil sorunları her biri bir stres kaynağı onun için. Anne olarak özellikle siz ve babası bu zor döneminde onunla birebir (yani kardeşi olmadan) birlikte zaman geçirmeli, oyun oynamalı, bol bol konuşmalısınız. Yuvadan almak iyi fikir olmaz bence (çünkü yuva ona büyüme, ağabeylik için fırsat anlamı da taşır ve evde bebekleşmek, küçük olmak daha popüler olabileceğinden evde kalmak dil gelişiminde duraklama riski de doğurabilir düşüncesindeyim). Yaşı henüz çok büyük değil o sebeple endişeye çok gerek olmayabilir.
Oğlum konuşurken kekeliyor, oğlum gerçekten kekeme mi?
Soru: Daha önce o kadar güzel Türkçe konuşuyordu ki herkes şaşkınlıkla dinliyordu. Oğlumda 4 yaşında kekemelik başladı. O günden itibaren çocuk psikologuna gitmeye başladık, ama psikolog “oğlumun kekeme olmadığını, bunu bilinçli yapabileceğini” söyledi. Bir sene boyunca devam ettik, “artık gitmemize gerek olmadığını öğrendik”. Bu arada oğlumun konuşması da düzelmişti. Sadece arada bir takılıyordu. Bu yazdan sonra anaokuluna başladı (yardıma ihtiyacı olduğu için okula almadılar). Bu aralar yine feci şekilde kekelemeye ve ayaklarını yere vurmaya, ellerini dizlerine vurmaya başladı. Şarkı söylerken kekelemesi olmuyor. Bu durum beni inanılmaz derecede üzüyor. Sizce bir düzelip bir kötüleşmesi neden kaynaklanıyor?
Yanıt: Konuşma becerileri ve konuşmanın kontrolü, oldukça gelişimsel (yani zamanla değişim gösteren) ve biyolojik süreçlerle belirlenir. Psikolojik faktörler, özellikle kaygı, takılmaları arttırır. Ayrıca kendi kendini pekiştiren bir durum, yani takıldıkça, takılma kaygısı artıyor, kaygı da takılmayı arttırıyor. Sosyal zorluklar eklenmesi ve durumun git gide düzelmeyen bir durum olarak anlaşılması gerçekten işleri komplike hale getirip, ek ruhsal sorunlara yol açabiliyor. Yapılması gereken, iyi bir inceleme (çocuk psikiyatrisi ve pedagoji birlikteliğinde) ve uygun psikolojik, pedagojik ve psikiyatrik yaklaşım ve tedavinin verilmesi. Yaş önemli, ama erişkinlikte de tedavi edilebilen bir durum. "Kekemelik" konuşmanın müzikalitesinin bozulması ve uygun nefes kontrolünün olmamasından kaynaklanıyor. Bu sebeple "şarkı söylerken olmaması" doğal olarak görülebilir.
Dr. Koray Karabekiroğlu
En iyi 1024x768 çözünürlükte görüntülenir...
Bu sitede yer alan yazıların her türlü yayın hakkı Dr. Koray Karabekiroğlu'na ait olup; kendisinden Fikir ve Sanat
Eserleri Kanunu'na göre yazılı izin alınmadan söz konusu yazıların herhangi bir bölümü veya tamamı iktibas edilemez
veya herhangi bir usul ile çoğaltılamaz.
Kaynak göstermek ve bilimsel kurallara riayet edilmek kaydı ile alıntı yapılması mümkündür.