Genellikle doğumdan 2-3 hafta sonra başlayan ve her beş bebekten birinde görülen, özellikle karın ağrısı ve gaz sancılarına bağlı oluşan uzun süreli ağlama krizleri kolik olarak adlandırılır. (Miller, 1991) 3 saatten uzun süren, haftada 3 günden fazla görülen ve en az 3 hafta süren ağla-ma nöbetleri tanı ölçütleridir. (Wessel ve ark., 1954) Bu ağlama krizleri çoğunlukla öğleden sonra başlar ve akşam saatlerinde yoğunlaşır. Bebek dizlerini karnına doğru çeker, yumruklarını sıkar, hareketliliği artar. Beslenme ve uyku düzeni de bozulur ve huzursuzluk daha da artar. Ba-zen kolik nöbetleri 24 saat kadar sürebilir. Bu ağlama dönemleri sıklıkla ara vermeden her gün tekrarlar ve 3. ayın sonuna doğru kesilir.
Kolik gelişmesine neyin neden olduğu yeterince net değildir. Çok sayıda açıklama getirilme-ye çalışılmıştır. Örneğin, yeni doğmuş bebeğin akciğer gelişimi için gerekli olan ağlamaların aşırı formu olarak öngörülebilir. Diğer bir açıklamaya göre doğumdan sonra duyusal uyaranlara karşı farkındalık ve hassasiyet artar, daha sonra bir alışma gerçekleşir. Öte yandan genetik yat-kınlık, ebeveynin depresyonu ve olumsuz anne-bebek ilişkisi de kolik açısından önemli risk fak-törleri olarak gösterilir. (Akman ve ark., 2006) Özellikle emzirme becerilerindeki yetersizlikler, çocuğun dikkat süresi ve konsantrasyon sorunları nedeniyle emme dönemlerinde sık sık ara ver-mesi çok fazla hava yutmasına, bu durum da gaz sancılarının oluşmasına neden olabilir. (Ak-man ve ark., 2006)
Yakın zamanda üniversitemizde gerçekleşen bir çalışmada 78 bebeğin 17’sinde (% 21.7) ko-lik saptanmıştır. Koliği olan bebeklerin annelerinde diğer annelere göre daha fazla depresyon ve güvensiz bağlanma saptanmıştır. (Akman ve ark., 2006) Diğer bir çalışmada koliği olan bebek-lerin annelerinde depresyon görülme oranları % 45’ler düzeyinde bildirilmiştir. (Maxted ve ark., 2005) Başka bir çalışmada, yüksek sosyoekonomik düzey, bebek bakımıyla ilgili sorunla-rın olması, babanın işsiz olması daha fazla kolik görülmesiyle ilişkili bulunmuştur. (Hyödynma-a ve Tammela, 2005) Bebeği kucaklamak ve sakinleştirmeye çalışmanın etkili olmadığı görülmüştür. Özellikle emzirme becerilerinin artırılması ve babanın bebek ve anneyle daha uzun süre birlikte olması ağlama ataklarını azaltmıştır. (Hyödynmaa ve Tammela, 2005)
Kolik tanısı konan bebeklerin 3-8 yaşlarında yeniden değerlendirildiği bir çalışmada (Desan-tis ve ark., 2004), bu çocukların % 75’inde duyusal hassasiyet sorunları gözlenmiştir. Bebeklik döneminde aşırı ağlamalar, dikkatsizlik, duygusal aşırı tepkisellik, dokunsal hassasiyet ve aşırı hareketlilik sorunlarıyla ilişkili bulunmuştur.
Aşırı Ağlayan Bebeklerin Anne Babalarına Neler Önerilebilir?
İlk yapılması gereken ağlamalara neden olabilecek tıbbi rahatsızlıkların araştırılmasıdır. Ör-neğin, bağırsaklarla, idrar yoluyla, kulakla ilgili sorunlar, enfeksiyonlar vb. de uzun süreli ağlamalara neden olabilir. Çocuk doktorunuz ayrıntılı bir değerlendirme sonucunda kolik tanısı koyabilir.
Öncelikle bilinmesi ve unutulmaması gereken, kolik tanısı varlığındaki bu ağlama krizleri-nin geçici olduğu ve mutlaka önemli bir sorun olduğu anlamını taşımadığıdır.
Bazen içinizden bebeği “camdan aşağı atmak” düşüncesi bile geçebilir. Bu tür kısa süreli öf-ke ve nefret duyguları sizi üzmesin. Bir bebeğin ağlamasına uzun süre katlanmak gerçekten zor bir iştir ve benzer durumdaki pek çok anne baba da sizin gibi düşünebilir.
Ağlamaları ortadan kaldıracak sihirli bir ilaç ya da tedavi yoktur. Ancak bazı yöntemler işe yarayabilir. Örneğin çocuk doktorunuzun tavsiye ettiği bazı ilaçlar rezene çayı faydalı olabi-lir. Annenin de rezene çayından bolca içmesi hem kendisi için hem de süt yoluyla bebeğe geçişiyle bebek için yarar sağlayabilir.
Ağlama ataklarının başlamadan durdurulması için en kısa sürede uyku ve beslenme düzenini kurmaya çalışın. Düzenli aralıklarla ve kısa süreli olarak sırtınızda ya da kanguruda karnını-zın üzerinde taşıyabilirsiniz.
Ağlamalar başladığında çok fazla vakit kaybetmeden onu rahatlatmak için sakince ona doku-nabilir, onu kucağınıza alıp çok fazla uyarmadan sarılabilirsiniz. Eğer ağlamasının durması-nı beklerseniz bazen sıkıntısı ve üzüntüsü daha da artabilir ve neden ağladığını bile unutarak (temel soruna bağlı olmaksızın) ağlamaya devam edebilir ve susturmak daha da zor olur.
Eşiniz ve diğer aile bireyleri bu birkaç ayda size yardımcı olabilir. Belirli saatler için görev paylaşımı yapabilirsiniz.
İlk 3-5 ay bebek her ağladığında onu kucaklamak ona karşılık vermek onu şımartmayacak-tır. Özellikle ilk aylarda temel güven oluşması için bu gereklidir. Zaten isteseniz de onun sı-kıntısını her zaman tümüyle ortadan kaldıramayacaksınız.
Günlük düzenli aktiviteler ve rutinin oluşması kolik sürecinin daha erkenden çözülmesine katkıda bulunabilir. Evde, günlük yaşamda yapılan her değişiklik sıkıntısını daha da artırma riski taşıyabilir.
Doğru şekilde emzirdiğinizden emin olun. Doğru emzirme tekniklerini öğrenmek açısından gerekirse destek alın.
Anne sütü dışında ek gıdalar vermemeye özen gösterin.
Günlük yürüyüşler, sıcak banyo, masaj, ona şarkı söyleme, klasik Batı müziği, New Age tar-zı müzik, sufi müzikleri dinletmek gibi yöntemler de işe yarayabilir.
Siz de stresle baş etme becerileri konusunda kendinizi ihmal etmeyin. Unutmayın sizin stre-siniz bebekteki ağlama ataklarını artıran en önemli risk faktörlerinden biridir.
Dr. Koray Karabekiroğlu
En iyi 1024x768 çözünürlükte görüntülenir...
Bu sitede yer alan yazıların her türlü yayın hakkı Dr. Koray Karabekiroğlu'na ait olup; kendisinden Fikir ve Sanat
Eserleri Kanunu'na göre yazılı izin alınmadan söz konusu yazıların herhangi bir bölümü veya tamamı iktibas edilemez
veya herhangi bir usul ile çoğaltılamaz.
Kaynak göstermek ve bilimsel kurallara riayet edilmek kaydı ile alıntı yapılması mümkündür.