Günümüzde diğer Batılı ülkelerdekine benzer şekilde ülkemizde de ergenlik yıllarının neredeyse tümü okullarda geçirilmeye başlamıştır. Bu nedenle gün içinde aktif olarak geçirilen saatlerin çok büyük bir kısmı akranlarla birlikte geçer. Okulu erken yaşta bırakan ergenler de genellikle çalışma ortamında yaşıtlarıyla birliktedirler. Okul dışında, dersanede, okul dışı etkinliklerde ergen neredeyse her zaman yaşıtlarıyla etkileşim içindedir. Geri kalan zamanlarda da, evde odasına çekilip ya telefonla ya da internet aracılığıyla akranlarıyla iletişimi sürdürmeye gayret gösterirler. Bu yıllarda akranların etkisi ailenin, medyanın ve toplumun diğer pek çok kesiminin önüne geçer. Akranlarla birlikte geçirilen zaman dilimi toplumlar arasında farklar gösterebilir. Örneğin, Hindistan’da yaşayan ergenlerin uyanık oldukları zamanın %40’ı aile üyeleri ile birlikte geçerken, bu oran ABD’de %15’e düşer (Larson ve Verma, 1999). Ancak, hemen her toplumda çocukluk dönemi ile karşılaştırıldığında ergenlik döneminde akranlarla etkileşim artar.
Diğer taraftan, ergenlik döneminde ergenlik öncesi ebeveynle olan özdeşimler sorgulanmaya ve yeniden yapılanmaya başladığından, kendilik ve kimlik gelişimi sürecinde özerklik önem kazandığından ergen, ebeveynlerinden uzaklaşmaya başlar. Dışarıya çıkmadığı, akranlarıyla olmadığı zamanlarda bile, kendi odasında, kendi kurallarını denediği ve ideallerinin, hedeflerinin sınırlarını araştırdığı kendi dünyasında olmaya çalışır. Benzer süreçten geçen, benzer şekilde kendine yol ve yöntem aradığı için dışarıya daha dönük olan ve böylelikle günceli, modayı, trendi daha iyi takip eden, yeniliklere ve denemeye daha açık olan akran grubu gence daha cazip gelir.
Yirminci yüzyılın ikinci yarısında okul süresinin ve böylelikle akranlarla geçirilen zamanın uzaması toplum içinde “ergen kültürü” denen bir altkültürün doğmasına yol açmıştır. Bu değişim sürecini 1961 yılında hazırladığı Ergen Toplumu adlı kitabında tanımlayan sosyolog James Coleman toplumda artan çocuk suçluluğunu, erken yaşta gebelikleri, alkol ve madde kullanımını bu süreçle ilişkilendirmiştir (Steinberg, 2007). Ergenler ebeveynlerinden farklı değerlere ve önceliklere sahip olabilirler. Örneğin, ebeveynler için akademik başarı daha önemliyken, ergenler için atletik beceriler, akranlar arasında popüler olma daha değerli olabilir. Yıllar öncesinin önde giden değerleri demode hale gelmiş olabilir. Örneğin, çoğulculuk, vatanseverlik yerine bireysellik ve zenginlik daha değerli olabilir. Değişen toplum şartlarına uyum sağlama, hayatta kalma (var olma) çabası içindeki ergenin ebeveynleri ile çatışma yaşaması bu gibi nedenlerle kimi zaman kaçınılmaz hale gelir. Değer yargılarındaki, önceliklerdeki ikilem içindeki ergen işte bu yüzden çoğu zaman anne babasına “Beni hiç anlamıyorsun.” diye tepki gösterir. Bazen kuşaklar arasındaki değişim o kadar hızlı olur ki anne ve babalar rol modeli olabilmek için çok donanımsız kalırlar. Örneğin, internette, bilgisayar kullanımında, teknolojiye ayak uydurmada bazen o kadar zorlanırlar ki, ergen anne babası için bir öğretmen, bir model rolü kazanabilir.
Ergenlikte akran gruplarının yapısı nasıl bir değişim süreci gösterir?
Akran grupları ergenlik öncesinde de var olmasına karşın, ergenlik yılları boyunca anlam ve yapı yönünden bir değişim süreci içine girer (Steinberg’den alıntı, 2007). İlk olarak, ergenlik yılları boyunca bireylerin akranlarıyla birlikte geçirdikleri sürede çok hızlı bir artış olur. İkinci olarak, çocukluk dönemine göre yetişkin denetimi olmaksızın akranlarla geçirilen süre artar ve yeni etkinlikler görülür. Örneğin, çocukluk döneminde yetişkinlerin gözetiminde oyun oynarlarken, ergenlikte yetişkinler olmaksızın akranlarla sinemaya gidilir. Üçüncü olarak, ergenlik yılları ilerledikçe artan biçimde karşı cinsiyetten akranlarla ilişkiler görülür. Son olarak, çocukluk boyunca akran ilişkileri arkadaş ikilileri ve görece küçük gruplarla sınırlıyken (örneğin üç ya da dört çocuk), ergenlik döneminde daha geniş arkadaş grupları kurulur. Bu gruplar arasında “klikler” ve “geniş arkadaş grupları” yer alır. Ayrıca çocukluk yıllarında arkadaşlığın anlamı ergenlik dönemine göre daha farklıdır. Çocuklukta arkadaş oyuna eşlik eden herhangi birisi olabilir. Arkadaşın nasıl birisi olduğu, nasıl giyindiği, nelere değer verdiği çok da önemli değildir. O sırada yakında bulunan herhangi bir çocuk kolaylıkla oyun arkadaşı olarak seçilebilir. Oysa ergenlikte arkadaşlık kurmak, akran grubuna dahil olmak pek de kolay olmaz. Akran gruplarının birtakım kuralları ve kendine özgü yapılanması olur. Birisiyle arkadaş olabilmek için akran grubundaki diğer üyelerin de çoğu zaman onayı gerekir.
Klikler ve geniş arkadaş grupları arasındaki farklar nelerdir?
Klikler genellikle aynı cinsiyetten ve aynı yaştan 2 ila 12 kişiden (ortalama 5-6 kişi) oluşan küçük gruplardır (Dunphy, 1969). Klikler ortak etkinlikte bulunan, genellikle birlikte ‘takılan’ gruplardır. Örneğin, her ders arasında biraraya gelen bir grup, birlikte yelken kulübüne giden bir grup olabilir. Temeli ne olursa olsun klikler ergenlere birbirleriyle etkileşimde bulundukları temel toplumsal bir ortam sağlarlar. Bazı ergenler kliklere daha bağlı zaman geçirirken, bazıları diğer kliklerle de ilişkilerini sürdürler. Bazı ergenler ise herhangi bir kliğe üye olmaksızın, genellikle yalnız zaman geçirirler. Kızlar erkeklere göre kliklere daha az üye olurken, öte yandan yalnız zaman geçiren ergenlerin çoğu da erkektir. Bazı klikler kendi aralarına üye kabul etme konusunda oldukça muhafazakar olabilirler. Bazı ergenler için kendi klikleri son derece değerlidir ve üstündür.
Geniş arkadaş grupları (crowds) ise kliklerden oldukça farklı bir yapıya sahiptir. Geniş arkadaş grupları, birbirlerini arkadaş olarak kabul etmeseler de ya da birbirleriyle çok zaman geçirmeseler de, akranlar arasında benzer üne, etnik kökene, davranış biçimine sahip ergenlerden oluşur. Örneğin, ‘inekler’, ‘çapkınlar’, ‘başka şehirden gelenler’, ‘yalnızlar’ birer geniş arkadaş grubu olabilir. Bazen ergen hoşlansa da hoşlanmasa da diğerleri tarafından bir gruba ait olarak görülerek, o şekilde nitelendirilirler. Böylelikle neredeyse tüm ergenler bir ya da daha fazla gruba dahil olurlar. Bir klik içindeki bireyler farklı geniş arkadaş gruplarının üyeleri olabilirler.
Ergenlik döneminde bireyler akranlarını kiminle beraber olduklarına, kiminle çok zaman geçirdiklerine göre yargılarlar. Gerçekten de ergenler bu yaşlarda akranlarından çok fazla etkilenir, zamanla çok benzer davranış ve inanç sistemi geliştirebilirler. Bu nedenle kimlik gelişimi sürecinde, dışarıdan gelen eleştirilere oldukça hassas olan ergen kiminle birlikte olduğu konusunda dikkatli olmalıdır. Kendisi hakkındaki bir önyargıyı silebilmek, kazanmak istediği statüye kavuşabilmek için arkadaşlarını değiştirmesi gerekebilir. Kimlik kazandıkça, duygusal ve bilişsel gelişim hızlandıkça, özgüven artıkça ebeveynlerin beklentileri ve hedefleri yeniden değer kazanmaya başlar. Örneğin, akademik yönden gelişim gösterme arzusu beliren bir ergen, kedisini olumsuz etkilediğini düşündüğü arkadaşlarından zamanla uzaklaşabilir.
Ergenliğin ilk evrelerinde ergenlerin sosyal hayatları aynı cinsiyetteki akranlarından oluşan kliklerin etrafında şekillenir. Bu dönemde diğer klik üyeleriyle spor yaparak, sohbet ederek, öylesine ‘takılarak’ zaman geçirirler. Zamanla diğer cinsiyetten akranlarla etkileşim arttıkça farklı cinsiyetten klikler birbirleriyle yakınlaşmaya başlar. Farklı klikler birarada etkinliklere katılırlar. Örneğin, birlikte sinemaya giderler, ev partisi yaparlar. Ancak, birlikte geçirilen bu etkinliklerde sıklıkla kendi kliklerindeki üyelerle zaman geçirirler. Sinemada kızlar bir tarafa, erkekler bir tarafa oturmaya yönelir, partide kızlar kendi aralarında, erkekler kendi aralarında konuşmayı sürdürür. Daha sonraları özellikle klik lideri diğer cinsiyetten bir akranıyla çıkmaya başlar. Çıkmaların başlamasıyla birlikte her iki cinsiyetten bireylerin biraraya geldiği yeni klikler oluşur. Bir erkek bir kızla çıkarken çoğu zaman diğer arkadaşları da birlikte onlara eşlik eder. Son olarak, ergenliğin sonlarına doğru akran grupları çözülmeye başlar. Temel sosyal birim karşı cinsiyetten birer bireyi olan çiftler olur. Çiftler diğer çiftlerle zaman zaman biraraya gelseler de zamanlarının çoğunu yalnız geçirmeyi tercih ederler.
Akran gruplarının temel işlevleri nelerdir?
Ergenlerin kurdukları kliklerde ve arkadaş gruplarında kendi içerisinde bir sosyal rol dağılımı oluşur. Çoğu klik bir lidere sahiptir ve kliğin diğer bireyleri bu liderle uyumludur ve liderliğini destekleyici davranırlar. Zaman zaman liderlik el değiştirse de belirli bir zaman diliminde o kliğin tek bir lideri olur. Bu liderlik çok açıktan yaşanan ve dile getirilen bir rol olmayabilir. Ancak kliğin bir bütün olarak hareket etmesinde, belirli noktalarda seçimler yapmasında son sözü söyleyen, diğerlerini etkileyen bu lider olur. Kliğin lideri olmak için herhangi bir seçim, karar verme süreci yaşanmaz. Bir bireyin lider olarak öne çıkması zamanla ve kendiliğinden olur. Klik liderleri genellikle akranlar arasında popüler ergenlerdir. Sosyal becerileri yüksek düzeydedir. Klik dışından özellikle de karşı cinsiyetten biriyle ilişkiyi genellikle ilk olarak klik lideri başlatır ve diğer klik üyeleri de onu takip eder. Klik üyeleri lidere tümüyle itaat göstermezler, zaman zaman sert tartışmalar yaşanır ve klik üyesi her birey bir taraftan da kendi bireysel gelişim sürecini yaşamaya devam eder. Kliğin bir-iki üyesi lidere oldukça bağımlı ve itaatkar olabilir. Klik lideri tarafından aşağılanabilir, kullanılabilir, ancak yine de lidere bağımlılığı artarak devam edebilir. Bu tür ikili ilişkiler karşı cinsler arasında da görülebilir. Zaman zaman klik üyeleri arasında kolalisyonlar ve gruplaşmalar olabilir. Zamanla klik dağılabilir. Klik üyeleri arasındaki sosyal rol dağılımları bireylerin erişkinlik yaşamlarındaki sosyal rollerin de bir provası gibidir.
Öte yandan, akran ilişkileri yapısal ve işlevsel yönden de farklı anlamlar kazanabilir. İkili ilişkiler daha çok bağlanma, güven ve özdeşim konularının gündeme geldiği, ergenlik öncesi çatışma ve yoksunlukların yeniden sahnelenip, yeni bir düzenleme ve çözüm arandığı etkileşim ortamları olur. Annesiyle güvenli bağlanma kuramamış bir ergen yakın bir arkadaşıyla ikili ilişki içinde güven arayışını yansıtabilir. Arkadaşına zaman zaman aşırı bağlı, zaman zaman kaçıngan davranarak ona tutarlı ve güvenli olarak bağlanmanın yollarını arayabilir. Babasıyla yeterince yakın ilişki kurma şansı olmamış, onu güçlü ve onaylanan bir özdeşim figürü olarak görememiş bir erkek ergenlik döneminde ikili ilişkisi içinde kendine uygun modeller arar. Üçlü ilişkilerde ise rekabet, cinsellik, kıskançlık gibi konulardaki çatışmalar ve çözüm arayışları sahne bulur.
Ergenin akran grubu zaman içinde hem yapı hem de üyeler açısından değişim gösterir. Gelişim sürecinde kimlik bütünlüğü oluştukça, çatışmalar çözümlendikçe ya da çatışmalar daha da alevlendikçe ergen ruhsal açıdan daha farklı ilişki örüntülerine ithiyaç duyabilir. Özellikle ergenliğin son dönemine doğru karşı cinsiyete yönelim artacaktır. Bazen özellikle de antisosyal bir yapılanması olan arkadaş gruplarında grup kendi içinden bir bireyi günah keçisi haline getirebilir. Diğer bir deyişle, suçun, çatışmanın odağı ve temel sorumlusu olarak ön plana çıkarılabilir. Bu durumda grup içi psikodinamik bir çatışma geçici olarak çözüm bulur ve sıklıkla bu kişi gruptan dışlanabilir. Daha sonrasında grup kendine yeni bir günah keçisi yaratmada geç kalmaz.
Çoğu ergen birden fazla klik ya da sosyal grup içinde yer alır. Örneğin, okul içinde belirli arkadaşlarla daha yoğun etkileşim içindeyken, ayrıca bir müzik grubunda ayrı bir arkadaş grubuna sahip olabilir. Herbir arkadaş grubu ergenin kimlik gelişiminde kimliğinin farklı alanlarının hizmetine girer. Örneğin, akademik kimlik için okuldan, davranış örüntüsü alanında mahalleden, cinsel kimlik gelişimi için karşı cinsten arkadaş gruplarıyla eşzamanlı bir etkileşim içindedir (Bradford-Brown, 2004). Önceleri bu arkadaş grupları değer yargıları, davranış örüntüleri açısından tutarsızlık gösterse de, zamanla ergenin kimlik bütünlüğü geliştikçe, ergen hemen her arkadaş ilişkisinde benzer ve tutarlı bir davranış örüntüsü içine girer. Bazen ebeveyni tedirgin edebilen bir akran grubu (örneğin, mahalledeki arkadaşlar) tümüyle farklı bir davranış tarzı gösteren diğer arkadaş grubu (örneğin, okul) için ergene bir prova ortamı sunabilir. Bir grupta kendilik değeri düşükse, diğer grup etkileşimi ile bu değeri artırarak, grup içinde daha çok arzu ettiği sosyal konuma ulaşma motivasyonu yaratabilir. Örneğin, kendisinden daha başarılı akranlarının bulunduğu bir okul ortamında kendini yetersiz hisseden bir ergen, kendini başarılı hissettiği diğer arkadaş gruplarına yönelecektir.
Akran grubu ergeni nasıl etkiler?
Sağlıklı bir ergen gelişiminde akranların önemi dikkate alındığında akranların ergeni ne ölçüde olumlu ya da olumsuz etkileyebileceği sorusu da akla gelir. Özellikle zamanın çoğunu akranlarla geçirmek ergen için oldukça yoğun bir etkileşim ve özdeşim olanağı sunar. Bu etkileşim sürecinde diğer bireyler rol modelleri olabilir, grup içindeki yaklaşım biçimleri ve değer yargıları ergenin “normal” ya da “anormal” olarak gördüklerini şekillendirebilir. Öte yandan, yaşıtları bir ergeni içinde yer aldığı arkadaş grubuna göre tanımlamaya ve güçlü bir önyargı ile ona yaklaşmaya meğillidir. Bu nedenle zaman içinde ister istemez o arkadaş grubuna daha da bağlı kalır ve aynı gruptaki ergenler arasında benzeşme belirginleşir.
Ergen için onaylanmak, dışarıdan bir gözle değerlendirilmek kimlik gelişim sürecinde önem kazandığı için ergenin yakın arkadaşlarının onayını kazanacak davranışlarda bulunmaya yönelmesi de kaçınılmaz olabilir. Okula daha az önem veren bir arkadaş grubuna sahip bir ergenin derslere önem veriyor olarak görülmesi gruptan dışlanma tehlikesini de hissettireceğinden, ergen arkadaşlarının yanındayken derslerle daha az ilgili görünmeye çalışabilir, gerçekten de derslere zaman ayırmak için fırsat bulamayabilir.
Ergenliğin ilk ve orta döneminde yoğunlaşan klik üyeliği sürecinde ergenlerin kendilerine çok benzer bireylerle birlikte olmayı tercih ettikleri dikkati çeker. Yaş, cinsiyet, giyim tarzı, sevilen müzik türü, hatta toplumsal sınıf (ör, zengin çocukları grubu), etnik köken açısından klik üyeleri neredeyse özdeş olabilir (Steinberg, 2007). Bu yaşlarda ergenler üç temel özelliğe göre gruplanma eğilimi gösterirler (Steinberg, 2007):
1. Okulla ilişkili tutumlar açısından (ergenlerin arkadaşlarının da not ortalamaları, devamsızlık süreleri genellikle birbirine benzerdir),
2. Ergenlik davranışları ile ilişkili davranışlar açısından (serbest zamanlarda gerçekleştirilen etkinlikler, sevilen müzik türleri, giyim tarzları benzerdir),
3. Antisosyal etkinliklere katılım açısından (suç işleme, çeteleşme, diğerlerine zarar verme davranışı gösteren ergenlerin arkadaşlarında da benzer davranım sorunları daha sıktır).
Aslında bu tür gruplaşmaların kökenleri çoğu zaman ev ortamına dayalı olabilir. Özellikle antisosyal davranışlar gösteren gruptaki ergenlerin çocukluk dönemlerinde ebeveyn-çocuk ilişkilerinde düşmanca yaklaşımlar içeren davranışlar daha sık görülür (Dishion ve ark., 1991). Erken dönemlerden itibaren başlayan dürtü kontrol sorunları ve ilişki problemleri zamanla antisosyal davranışların sıklaşmasına, okul başarısının düşmesine ve arkadaşlar tarafından reddedilmeye, dışlanmaya yol açar. Özellikle dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu olan çocuklarda, eşlik eden aile içi sorunlar ve duygusal aşağılanma, reddedilme ergenlik döneminde antisosyal davranışların sıklaşmasına yol açabilir. Diğer arkadaşları tarafından dışlanan bir ergen benzer sorunlara sahip diğer ergenlerle biraraya geldiklerinde ortak etkinliklere (özellikle suç ya da risk içeren) daha kolaylıkla katılıp birbirlerini ödüllendirirler. Ebeveynlerinin ya da diğer akranların onaylamayacağı davranışlar, antisosyal grup içinde beğenilen, hatta statü kazandıran davranışlar olabilir ve desteklendikçe bu davranış örüntüsü pekişir. Bu nedenle özellikle dürtü kontrol sorunları olan, diğer arkadaşlar tarafından dışlanan ve kendilik değeri düşük ergenlerin antisosyal akranlarıyla biraraya gelme ve onlardan olumsuz etkilenme olasılıkları daha yüksektir. Bu ergenlerin suç ve terör örgütlerinin amaçlarına hizmet eden bireyler haline gelmeleri de oldukça kolay olur.
Antisosyal davranışlar gösteren ergenlerle yapılan grup terapisi deneyimleri göstermiştir ki, bu özellikleri gösteren ergenler birbirleriyle zaman geçirdikçe birbirlerine nasıl “daha etkili” suçlular olacaklarını öğretebilirler ve bu davranışlar için birbirlerini ödüllendirebilirler (Steinberg, 2007). Bu açıdan bakıldığında, etkin rehabilitasyon ve davranış örüntüsü değiştirme yaklaşımı uygulanmayan hapishane ya da islahevlerinin aslında gençler için suça yönelme açısından daha tehlikeli ortamlar haline gelme riski oldukça yüksektir.
Arkadaş gruplarına katılımda ergenlik öncesi biyolojik ve psikolojik yapılanmanın etkisi küçümsenemez. Öte yandan, bu akran gruplarında yaşanan etkileşim sürecinin de genci yoğun bir şekilde etkilediği görülmektedir. Örneğin, başarılı, özgüveni yüksek ergenler kendilerine benzer ergenlere ilişkiye girmeye meğillidirler ve bu ilişki ergenin davranış ve tutum örüntüsünü pekiştirmeye hizmet eder. Böyle bakıldığında bir ergene kendisini olumlu etkileyecek arkadaşları seçmesini telkin etmenin etkisinin kısıtlı olacağını düşünebiliriz. Ancak yine de ergenin kendisine benzer özellikler de taşıyan ve olumlu özellikleri daha baskın akranların bulunduğu ortamlara girmesine olanak sağlamak belirli bir ölçüde ebeveynin elindedir. Uygun bir mahalle ve okul ortamı ve ailenin ergeni yakından gözlemesi ergenin olumlu arkadaşlıklar kurması şansını artıracaktır. Arkadaşlarının seçiminde tercihleri konusunda üzerinde baskı hisseden bir ergenin özerkliğine müdahale olarak görerek, olumsuz karşı tepkiler vermesi sıktır. Bu nedenle ebeveynlere düşen uygun ortamı yaratıp, fırsatları kollamak ve seçimi ve hareket özgürlüğünü ergene bırakmaktır. Diğer bir deyişle, ergenin nerede ve kiminle zaman geçirdiğini bilmek ve ergenin riskli durumlardan uzak olmasını sağlamak ebeveynlerin elindedir. Böylelikle kontrol ebeveynlerde, ancak inisiyatif ve karar alma özgürlüğü ergendedir.
Okul ve okul ortamının ergenlik döneminde önemi nedir?
Ergenlik döneminde uyanık geçirilen zamanın çok büyük bir bölümü okullarda geçer. Okul ergenin hem akademik hem de sosyal hayatının temel mekanı olur. Okula devam etmeyen bir ergenin akademik gelişimi tamamlanır, sosyal ilişkileri zamanla azalır. Okul ortamında ergen öğretmenlerinden, eğitim sisteminin yapısı ve içeriğinden ve okuldaki akranlarından doğrudan etkilendiği gibi, hangi okulu bitirdiği de dolaylı olarak ilerdeki meslek hayatını ve sosyal konumunu da etkileyecektir. Pek çok erişkin hayatında uygulamayı sürdürdüğü davranış örüntüsünü, hayata bakış biçimini ve arkadaşlıklarını temel olarak ortaokul ve lise yıllarında kazanır. Öte yandan, neredeyse tüm ergenlere bir elden ulaşmak için en uygun yer okullardır. Örneğin, eğitim ve öğretim kapsamına alınan bir konu tüm ergenlere ulaşacaktır. Bu nedenle, pek çok politik devrim kendi ideallerini tüm topluma yaygınlaştırmak için en öncelikli hedef olarak kendi okullarını kurma yolunu seçer. Pekçok ülke ve dini yapılanma kendi düşünce sistemini ve dünyadaki konumunu güçlendirmek, kendine yakınlık duyan bireyler yetiştirmek için diğer ülkelerde okullar açmaya çalışır.
Okullar ergenlik döneminde gelişimi hız kazanan değer yargıları, normlar, günlük davranış örüntüleri gibi alanlarda en temel etkiye sahip unsurların başında gelir ve ergenin duygusal yaşamını ve davranış biçimini doğrudan etkiler (Eccles ve Roeser, 2003). Bir süre sonra birçok gencin hangi liseden mezun olduğunu davranışlarına, hayata bakışına bakarak tahmin edebilirsiniz.
Ergen akran baskısına ya da dışlanmaya nasıl göğüs gerebilir?
Ergenin arkadaş çevresi ergenin çeşitli duyguları yaşadığı ve gelişimini sürdürürken bir deneme ortamı bulduğu önemli bir işlev üstlenir. Bu etkileşim sürecinde ergen zaman zaman yetersizlik, eksiklik, dışlanmışlık, kıskançlık gibi olumsuz duyguları, idealleştirme, güven, sadakat, vb. olumlu duyguları yaşar. Ergenler çoğu zaman akranlarının beklentileri ve tepkileri arasında belirli bir baskı altında olduklarını hissederler. Onlar tarafından beğenilmek ve dışlanmamak için akranlarının taleplerini yerine getirmek zorunda hissederler. Bazen arkadaş çevresinin davranış içeriği ergen için olumsuz etkilere sahip olsa da ergen kendini akranlarının baskısından kurtarmakta zorluk çekebilir. Ebeveynlerin ergenin arkadaşlarını seçmesi ya da belirli arkadaşlarla görüşmeyi tümden yasaklaması hem uygulanma zorluğu hem de ergenin özerkliğine müdahale anlamı taşıdığı için uygun yaklaşımlar değildir. Ebeveynlere düşen sorumluluk ergenin arkadaşlarını tanımak, ergenin onlarla kurduğu ilişki içinde edindiği rollerin farkına varmak, gerektiğinde de müdahale etmektir. Akran baskısı her zaman kötü sonuçlar doğurmaz. Ergenin motivasyonunu ve özgüvenini artıran bir dinamik yaratabilir. Onların olumsuz deneyimleri ergen için örnek teşkil edebilir ve riskli davranışları ortaya koyabilir.
Ergenin farklı gruplardan arkadaşlar edinmesi çevresine farklı bakış açılarından bakmasını kolaylaştırır. Okul dışında, mahalleden, akrabalar arasından, kurslardan da arkadaşları olması doğaldır ve her biri ergenin sosyal becerilerinin gelişmesinde ve kimlik gelişiminde çeşitli işlevler taşırlar. Bazen ergen ailesinden ya da farklı arkadaş gruplarından gelen beklentiler ve değer yargıları arasında çelişki içinde kalabilir ve nasıl davranacağını bilemeyebilir. Alınacak kararların sonuçlarını öngörebilen, özerkliğini elde etmiş olduğunu düşünen ve kendilik değeri yüksek ergenlerin akranlarına gerektiğinde “Hayır” demesi daha kolay olur. Birden çok arkadaş grubu ile ilişkisi olan ergenin dışlanma korkusu daha az olacaktır. Böylelikle uygun olmayan beklentilerle karşılaştığında o arkadaşlardan uzaklaşmak onda yalnız kalma duygusu yaratmayacaktır.
Akran grupları içinde zorbalığa maruz kalma da sıkça yaşanabilen bir durumdur. Akranlar arasında zorbalık aşağılama, küfür etme, fiziksel istismar uygulama gibi şekillerde olabilir. Zamanının önemli bir bölümünü akranları arasında geçiren bir ergen için zorbalık konusu önemli bir sorun haline gelebilir. Ergen okula gitme korkusu yaşayabilir. Derslere dikkat vermede güçlükler çekebilir. Özgüveninde belirgin yaralar oluşabilir. Özellikle okul ortamında okul yönetiminin ve öğretmenlerin bu konuya karşı hassas olmaları ve akranlar arasındaki çatışmaları önlemeleri önem kazanır.
KAYNAKLAR
Bradford-Brown B (2004). Adolescents’ relationships with peers. Handbook of Adolescent Psychology 2nd Edition içinde. Ed: Lerner RM, Steinberg L. Wiley pub. 363-394
Carnegie Corporation of New York (1989). Turning points: Preparing American youth for the 21st century. Reports of the Carnegie Council on Adolescent Development. Waldorf, MD: Carnegie Corporation.
Carnegie Corporation of New York (1995). Great transitions: Preparing adolescents for a new century. Reports of the Carnegie Council on Adolescent Development. Waldorf, MD: Carnegie Corporation.
Danish SJ, Petitpas AJ, Hale BD (1990). Sport as a context for developing competence. In T. P. Gullotta, G. Adams, & R. Montemar (Eds.), Developing social competency in adolescence (Vol. 3, pp. 169–194). Newbury Park, CA: Sage.
Dishion T, Patterson G, Stoolmiller M, Skinner M (1991). Faily, school, and behavior antecedents to early adolescent involvement with antisocial peers. Developmental Psychology, 27:172-180
Dunphy D (1969). Cliques, crowds, and gangs. Melbourne: Chesire
Eccles JS, Roeser RW (2003). Schools as developmental contexts. Blackwell Handbook of Adolescence içinde. Ed: Adams GR, Berzonsky MD. 129-141
Entwisle D (1990). Schools and the adolescent. At the Treshold: The Developing Adolescent içinde. Ed: S. Feldman, Elliott G. Cambridge, MA: Harvard University Press. 197-224
Fejgin N (1994). Participation in high school sports: A subversion of school mission or contribution to academic goals? Sociology of Sport Journal, 11, 211–230.
Larson R, Verma S (1999). How children and adolescents spend time across the world: Work, play, and developmental opportunities. Psychological Bulletin,125:701-736
Lee VE, Smith J (2001). Restructuring high schools for equity and excellence: What works. New York: Teachers College Press.
En iyi 1024x768 çözünürlükte görüntülenir...
Bu sitede yer alan yazıların her türlü yayın hakkı Dr. Koray Karabekiroğlu'na ait olup; kendisinden Fikir ve Sanat
Eserleri Kanunu'na göre yazılı izin alınmadan söz konusu yazıların herhangi bir bölümü veya tamamı iktibas edilemez
veya herhangi bir usul ile çoğaltılamaz.
Kaynak göstermek ve bilimsel kurallara riayet edilmek kaydı ile alıntı yapılması mümkündür.