Okullarda davranım sorunları ve suçla nasıl mücadele edilebilir?
İstanbul’da okullarda gözlenen suç ve şiddetin yaygınlığını araştıran 2004 yılındaki bir araştırmada 3483 lise ikinci sınıf öğrencisiyle görüşülmüştür (Ögel ve ark., 2006). Grubun yaklaşık yarısı –erkeklerde beş kat daha fazla olmak üzere- en az bir kez fiziksel kavgada bulunduğunu belirtmiştir. Hayatı boyunca en az bir kez başkasını yaralayanların oranı %26.3 olarak bulunmuştur. Ateşli silah taşıyanların oranının %9.8 olması oldukça çarpıcı bir sonuçtur. Çalışmaya katılanların %10’u çeteye girdiklerini belirtmişlerdir. Hayatı boyunca en az bir kere bir şeyler çalanların oranının %8.6 olduğu görülmüştür. Öğrencilerin %3’ü ise en az bir kez nezarethanede kaldıklarını belirtmiştir. Bu sonuçlar suç ve şiddetin okullarda oldukça yaygın olduğunu göstermektedir (Ögel ve ark., 2006). Suç ve şiddet olaylarına karışan, davranım bozukluğu olan çocuklar etiketlenme, sosyal beceri eksikliği, yalnızlık ve dışlanma, okuldan atılma, sağlık sorunları, yasal sorunlar, sokakta yaşama, ruhsal sorunlar gibi pek çok sorunu daha fazla yaşarlar (Ögel ve ark., 2006).
Suç ve şiddetle mücadelede olumlu özelliklere sahip, güvenli okulların özellikleri şu şekilde sıralanabilir (Ögel ve ark., 2006):
1. İletişim, insanlar arası ilişkilerde en önemli anahtardır. Güvenli okullarda öğrenciler, öğretmenler, okul çalışanları, okul idaresi arasında güvenli bir iletişim vardır.
2. Güvenli okulların tutumu çocukların akademik başarılarını ve davranışlarını geliştirmek üzerine kuruludur fakat sadece akademik başarıya odaklanmamaktadırlar. Öğrencilerin sosyal ve duygusal ihtiyaçlarını da karşılamaya önem verirler.
3. Güvenli okullar pozitif kişisel rol modelleri sunarak öğrencilere örnek olur. Özellikle ergenlik çağında bulunan gençlerin özdeşim kuracakları rol modellerine ihtiyaçları vardır.
4. Güvenli okullarda öğrencilere insanlar arasında farklılıklar olabileceği, bunlara saygı duyulması gerektiği, herkesin düşüncelerini özgürce ifade edebilecekleri anlatılır. İnsanların birbirlerini dinlemelerinin önemi vurgulanmaktadır. Fiziksel ya da zihinsel zorlukları olan bireylerin de toplumun birer parçası olduğu bilinir ve özel ihtiyaçlara da özel önem verilir.
5. Güvenli okullarda bütün çocuklara adaletli ve hakkaniyetli davranılır. Benzer ve gelişim düzeylerine uygun sorumluluklar verilir. Şiddet yaşanan pek çok okuldaki en belirgin sorun öğrencilere eşit davranılmamasıdır.
6. Öğrencilere karşı ilgili bir tutum sergilenir. Öğrencilerin kendi aralarındaki iletişimin düzenli bir şekilde gözlemlenmesi gerekir. Bu sayede herhangi bir risk durumu oluştuğunda zamanında müdahale yapabilmek ve olayın büyümesini önlemek mümkün hale gelir.
7. Okul yönetimleri ailelerin okullarda kendilerini rahat hissetmeleri sağlanmalı ve çocuklarının eğitim sürecine daha fazla katılım göstermesi için motive etmelidir.
8. Güvenli okullar velileri çocukları hakkında bilgilendiren okullardır. Düzenli veli toplantıları yapılmalıdır.
9. Güvenli okullar öğrencilerin birbirleri ile olan ilişkilerini geliştirmek için çalışmalar yapar. Bunun için kol faaliyetleri, öğrenci kulüpleri iyi bir ortam oluşturmaktadır.
10. Okul öncesi ve sonrası programların olması şiddet ile mücadelede önemli bir yere sahiptir. Bu programlarda çocuklar rehberleri eşliğinde kültürel faaliyetlerde bulunabilirler.
11. Güvenli okul ortamını planlama ve yaratma sürecinde bütün okul (öğretmenler, idari personel, okul çalışanları , veliler ve öğrenciler) görev alır.
12. Güvenli okullar sorunları tespit etmede ve gerektiğinde müdahalede bulunmada profesyonel destek almak ve bilimsel yöntemleri kullanmak konusunda tereddüt etmez.
13. Güvenli okullar öğrencilerini mezuniyet sonrası koşullara da hazırlama gayreti gösterir. Uygun meslek seçimi ve profesyonel hayatta yaşanabilecek sorunlara hazırlık önem kazanır.
14. Güvenli okullarda öğretim müfredatı dışındaki eğitsel faaliyetlere de, iyi bir vatandaş olmalarını sağlayacak eğitimlere de önem verilir.
15. Güvenli okullarda öğrenciler şiddet ile ilgili bilgi verdikçe bunlar hakkında araştırmalar yapılmalı ve önlemek için çalışılmalıdır. Bu duruyuları yapan öğrencilerin zarar görmemesi için gerekli önlemler alınmalıdır. E-posta, şikayet kutusu gibi araçlar bu konuda yardımcı olabilir.
16. Okullarda acil durumlarda ulaşılabilecek şu telefon numaraları göz önünde yer almalıdır: Çocuk şubesi, acil ambulans, itfaiye, en yakın hastaneler, baro, vb.
Suç ve şiddetin bazı temel özellikleri vardır (Ögel ve ark., 2006):
Okullarda görülen şiddet davranışları genellikle ani ve dürtüseldir.
Şiddet uygulayan çoğunlukla şiddet uygulama düşüncelerini ve saldırı planlarını daha önceden birileriyle paylaşmışlardır.
Şiddet uygulayan çocukların genel bir profilleri yoktur. Fiziksel özellikleri, kültürel altyapısı ve sosyoekonomik düzeyleri aldatıcı olabilir. Suç ve şiddetin oluşumunu tetikleyen çok sayıda diğer faktör akılda tutulmalıdır.
Şiddet uygulayan öğrenciler bu davranışları öncesi bir taraftan da yardım çağrısı yaparlar ve bu çağrı çoğu zaman anlaşılmamış ya da dikkate alınmamış olur. Örneğin, otoriteyle çatışmaya girebilir, devamsızlık yapabilir ve olası şiddetten kaçınma adına öfkesini değişik alanlara yönlendirme ya da ortamdan kaçınma davranışı gösterebilir ve bu davranışlar kimi zaman yardım çağrısı niteliği taşırlar.
Şiddet uygulayan çocuklar sıklıkla yakın zaman içinde önemli bir kayıp yaşamışlardır. Örneğin, kız arkadaşından ayrılmış olabilir, ciddi bir akademik başarısızlık yaşamış olabilir ya da akranlarının gözünün önünde önemli bir aşağılanmaya maruz kalmış olabilir.
Şiddet uygulama davranışının erken uyarı işaretleri şunladır (Ögel ve ark., 2006):
Sosyal olarak içe kapanma,
Aşırı sosyal izolasyon ve yalnızlık duyguları,
Aşırı reddedilme duyguları,
Şiddet mağduru olmak,
Dalga geçilme ve tacize uğrama duyguları,
Okula ilginin ve akademik başarının düşük olması,
Şiddeti yazılar ve resimler ile anlatmak,
Kontrol edilemeyen öfke,
Fevrilik ve sürekli vurma, sindirme ve zorlayıcı davranışlarda bulunma,
Disipline gönderilme öyküsü,
Daha önceden yaşanmış şiddet olayları öyküsü,
Alkol ve madde kullanımı,
Farklılıklara hoşgörünün düşük olması ve önyargılı olmak,
Çetelere bağlı olma,
Silah sahibi olma ve silah taşıma
Okullarda şiddeti önlemede uygulanacak programlarda olması gereken özellikler şunlardır:
Okuldaki bütün çocukları korumayı kapsayacak bir önlem planı geliştirmek,
Erken uyarı işaretlerini bilmek ve potansiyel şiddet oluşturacak davranışları fark etmek,
Okuldaki riskli çocuklar için uygulanabilecek bir müdahale planı yaratılması kadar riskli davranışlar gösteren çocuklara erken müdahale yöntemleri de geliştirmek,
Mutlaka bir krize müdahale planı yapılmalı ve ani gelen olaylara karşı nasıl davranılması, şiddet davranışı karşısından neler yapılması gerektiği bu planda yer almalı.
Gerektiğinde iletişim kuralacak kişilerin listesinin hazırlaması ve bu listede, aile birliği temsilcisinin, baro temsilcisinin, hemşire ve doktorların, çocuk bürosunun yer alması.
Okulda yaşanan şiddete ve kriz durumuna müdahalede nelere dikkat edilmedir?
Şiddet olayına müdahalede önclikle şu yaklaşımlar uygulanmalıdır (Ögel ve ark., 2006):
Şiddeti önleme ve müdahale çalışmalarına mümkün olduğunca erken başlanmalıdır.
Bu süreçte çocuğun ailesi mutlaka bilgilendirilmeli ve görüşmeye çağırılmalıdır.
Çocuklarda görülen antisosyal davranışın nedenleri araştırılmalıdır.
Şiddet davranışını çocuğun içinde bulunduğu sosyal ortam bağlamında düşünmek gerekmektedir. Bu ortam çocuğun ailesi, okulu, arkadaşları, bağlı olduğu grup, medya ve toplumdur.
Şiddete yönelik müdahale ergene yeni bir gelişim ve olumlu yönde değişim fırsatlarını yaratmalıdır.
Gerektiğinde psikiyatr ve polisle iletişime geçilmelidir.
Çocuğun içinde bulunduğu ortamı ve onu şiddete iten durum ve etkenleri nasıl algıladığı, onun için nasıl bir öneme sahip olduğu araştırılmalıdır.
Çocuğun duyguları ve düşünceleri deneyimli uzmanlar tarafından yapılan bireysel görüşmelerle derinlemesine incelenmelidir.
Müdahale sırasında önceden hazırlanmış plan doğrultusunda bilinçli adım atmak, duygusal tepkilerden kaçınmak, gereğinden va haddinden fazla cezalar uygulamamak, yapıcı ve çözümü destekleyici yaklaşımları uygulamaya özen göstermek kilit önem taşır.
Kriz durumlarında öğretmenlerin öğrenciler ile iletişime girerken dikkat etmesi gereken noktalardan birkaçı aktarılacak bilgilerin öğrencinin gelişim düzeyine uygun olması, rahat bir ortamda konuşulması, konuşmanın amacının ve çerçevesinin belirtilmesi olarak sayılabilir.
Öğrencilerin olayı anlatmasını sağlayın ve onları dinleyin. Olayla ilgili duygu ve düşüncelerini konuşabilmeleri için bu tür tartışmaların yapılacağı özel zamanlar ayırın. Grup ortamında da bu tür konuşmalara fırsat yaratın. Konuşma öncesi etkileşim seansının kurallarını belirleyin ve gereksiz duygusal ifadelerin ve suçlayıcı yaklaşımların oluşmamasına dikkat edin.
Meydana gelen olayı anlamlandırmaya çalışırken bazı bilgileri yanlış algılayabilirler. Örneğin, kendilerini suçlayabilirler, olmamış şeylerin olduğuna inanabilirler, saldırganlardan zarar görecekleri korkusunu yoğun bir şekilde yaşayabilirler. Akut stres bozukluğu belirtileri gösterebilirler.
Öğrenciler arasında süreğen bir şekilde travma sonrası stres belirtileri gelişebilir ve akademik performansları, psikososyal işlevsellikleri düşebilir. Bu öğrencilerin psikiyatrik destek almaları gerekli olabilir.
Ailelerin de birtakım yaklaşımlara dikkat etmeleri gerektiği hatırlatılabilir. Örneğin, öğrencinin aklını karıştıracak, duygusal yükünü ağırlaştıracak yorumlardan, değerlendirmelerden kaçınılmalıdır. Aile içi günlük rutinlerin (yemek, uyku saatleri gibi) aksatılmamasına özen gösterilmelidir. Yukarıda sayılan yaklaşımları evde de uygulamaları gerektiği vurgulanabilir ve ruhsal sorunların belirtilerinin takibi ve gerekirse kliniğe başvuru konusunda uyarılabilirler.
Öğretmenlerin de günlük işlerine motivasyonları ve konsantrasyonları olumsuz etkilenebilir. Onlar da travma sonrası stres belirtileri gösterebilirler. Kendilerini çaresiz, yetersiz ve değersiz görme, suçluluk duyguları geliştirme olasılıkları yüksektir. Öte yandan, olağandan daha fazla öfke içeren tepkiler verme eğilimi gösterebilirler. Öğretmenlerin de kendi aralarında duygu ve düşünce paylaşımını sağlayan grup etkinliklerinde bulunmaları yararlı olur.
Dr. Koray Karabekiroğlu
En iyi 1024x768 çözünürlükte görüntülenir...
Bu sitede yer alan yazıların her türlü yayın hakkı Dr. Koray Karabekiroğlu'na ait olup; kendisinden Fikir ve Sanat
Eserleri Kanunu'na göre yazılı izin alınmadan söz konusu yazıların herhangi bir bölümü veya tamamı iktibas edilemez
veya herhangi bir usul ile çoğaltılamaz.
Kaynak göstermek ve bilimsel kurallara riayet edilmek kaydı ile alıntı yapılması mümkündür.