Türkçe English

Erken çocukluk dönemi ruh sağlığı açısından ne kadar önemlidir?

Hayatı hissetmemizi (sensation), algılamamızı (perception) ve bilinçli bir şekilde fark etmemizi (consciousness) sağlayan, duygu (aşk, üzüntü, öfke, sevinç, şaşkınlık, korku, vb.), düşüncelerimiz (politik ve dini inançlarımız, fikirlerimiz, vb.) ve davranışlarımız (ör, konuşmalar, yazı-çizi, alınan kararlar, vb.) oluştuğu yer olan beynimizin yaklaşık %90’ı ilk 5 yaşta şekilleniyor. Buz dağının çok büyük bir kısmını oluşturan ve önemli bir kısmı bilinç dışında olan bu yapılanma temel gelişimini tamamladıktan sonra yaşanan her türlü biyopsikososyal deneyim de bu temel yapıyı esas alarak etki gösterebiliyor. Diğer bir deyişle, çocukluktaki ve daha sonra da erişkinlikteki ruhsal yapı bebeklik döneminde gelişen beyin işlevlerinden köken alıyor. Algı, duygu, düşünce ve davranışların da insanı insan yapan en önemli unsurlar olduğu varsayılırsa erken çocukluk dönemi ruh sağlığının önemini anlatmaya pek gerek kalmaz sanırım. Yine de, biraz derinlemesine bakarsak bu dönemin önemini daha iyi anlayabiliriz.

Erken çocukluk dönemi, merkezi sinir sistemi (MSS) hücre göçü, farklılaşması ve nöron sayı ve projeksiyonlarındaki artışın devam ettiği ve MSS gelişiminin çok büyük bir bölümünün tamamlandığı son derece kritik bir dönemdir (Anderson ve Cohen, 2002). Transaksiyonel modele göre üç temel yapılanma tanımlanmıştır: (1) genotip, biyolojik yapılanma; (2) fenotip, bireysel yapılanma ve (3) environtip (environtype), deneyimsel yapılanma. Deneyimsel yapılanma kültürel özellikler, aile yapısı gibi unsurları içermektedir. Birbirleri ile etkileşim içinde olan bu yapılanmalar, gelişimsel süreç içinde daha kararlı bir yapı kazanırlar. Biyolojik yapılanmanın ve bireysel yapılanmanın halen şekillenmeye devam ettiği ve bu yapılar arasında karşılıklı etkileşimin en yoğun yaşandığı erken çocukluk dönemi bu nedenle çevresel etkenlere belki de en hassas dönemlerden biridir. İşlevselliğin her alanında (ör, duyusal, dil bilimsel ve duygusal) sağlıklı gelişim için hayatın ilk 2-3 yılı temel bir önem taşır (Nelson ve Bosquet, 2000).

Daha önce de belirtildiği gibi, erken çocukluk dönemi hemen her psikiyatrik kuramda “kritik dönem” olarak ifade edilmiştir. Freud’un psikanalitik kuramı, Erikson’un psikososyal gelişim basamakları, Bowlby’nin bağlanma teorisi, Piaget’nin bilişsel gelişim basamakları, öğrenme kuramcılarının temel öğrenme teorileri, gelişimsel nörobiyoloji kuramlarının hemen her biri hayatın bu erken dönemini psikopatoloji süreçlerinin oluşumu ya da gelişimi açısından “hassas dönem” olarak görmektedir. Bir-iki yaş çocuklarının %10-15’inde sosyal-duygusal ya da davranış problemlerinin olduğu tahmin edilmektedir (Briggs-Gowan ve ark., 2001). Ancak, bir çalışmada, Amerika Birleşik Devletleri’nde sosyal-duygusal ya da davranış problemleri olanların %8’inden daha azının gelişim veya ruh sağlığı merkezlerine başvurdukları belirlenmiştir (Horwitz ve ark., 2003).

Çoğu zaman, özellikle küçük yaş grubu çocuklarda değerlendirmenin kendisi de tedavi edici yönde bir müdahale olabilmektedir (Reznick ve Schwartz, 2001). Daha erken müdahale, ebeveynlerin daha verimli, daha az kaygılı, daha kolay problem çözebilen, otonomi ve özgüvenin artması yönünde daha verimli bir aile ortamını sunabilen bir konuma daha erken ulaşmalarını sağladığı yönünde kanıtlar bulunmaktadır (Keren ve ark., 2003). Başlı başına değerlendirmenin bir müdahale anlamı taşıdığını ortaya koyan farklı çalışmalar da vardır (Lieberman ve ark., 1997; Meisels ve Fenichel, 1996). Ancak genel anlamda, okul öncesi dönemde, özellikle riskli gruplarla yapılan çalışma sayısı oldukça azdır (Shaw ve ark., 2001). Bu yaş dönemini ve bu dönemde ortaya çıkan psikiyatrik morbiditeyi incelemek, psikiyatri disiplinindeki biyolojik ve çevresel etkenleri daha iyi anlamak için kaçınılmaz bir öneme sâhiptir. Bebeklik döneminde fiziksel gelişim hızından çok daha hızlı bir şekilde beyin gelişimi devam eder. Doğum sırasında bebeğin beyninde yaklaşım 100 milyar hücre vardır ve henüz bu hücreler arasındaki bağlantılar erişkin dönemindekine benzer devreler şeklini almamıştır. Hayatın ilk üç yılında çok hızlı bir şekilde bağlantılar kurulur ve bir hücre diğer 15000 hücre ile bağlantı kurabilir. Yani, trilyonlarca bağlantı (sinaps) oluşmuş olur. İki hücrenin bağlantı alanı olan bu sinapslarda genellikle hücreler birbirlerine temas etmezler. İki hücre arasındaki iletişim nörotransmitter denilen hücreler arası iletişim maddeleri ile gerçekleşir.

Beyin bedendeki enerji kaynağı olan glukozun en temel tükticisidir. 4-5 yaşlarındaki bir çocuğun beyni erişkin beynine göre 2 kat daha aktiftir. Bebek iki-üç yaşına geldiğinde yaşlaşık 1000 trilyon bağlantı kurulmuş olur. İki yaşından itibaren de kullanılan bölgelerdeki bağlantılar güçlenirken, kullanılmayan hücreler ve bağlantılar hızla budanmaya başlar. Bu budanma süreci beynin kritik bir gelişim sürecine işaret eder. Yani, bir takım uyaranların bu yaş döneminden önce sunulması gereklidir. Aksi takdirde bu uyaranlarla ilişkili bölgeler budanma sürecine katılır ve daha sonrasında verilen uyaranların etkisi oldukça sınırlı kalır ya da diğer beyin bölgelerini kullanarak bu sorunu giderme yoluna gidilir. Öte yandan, bu budanma sürecinin istenilen düzeyde olmamasın da pek çok hastalıkla ilişki olabileceği öne sürülmüştür (ör, otizm).

Özellikle ilk üç yaşta beyin gelişiminde çeşitli kritik dönemler tanımlanmıştır. Örneğin, 8 ay- 3 yaş arasında dili anlama (alıcı dil) ve dili kullanma (konuşma) becerileri oldukça karmaşık bir gelişim sürecine girer. Hecelerden, kelimelere, kelimelerden de iki-üç kelimelik cümlelere geçiş bu dönemde olur. İki yaşında 200-300 kelimelik kelime haznesi, üç yaşında yaklaşık 600-900 kelimeye çıkar. 4-5 yaşına dek dil gelişiminin çok kısıtlı düzeyde kalması durumunda, normal dil gelişimini yakalamak çok zor olacaktır. Yine de, her çocuk gelişim basamaklarına farklı yaşlarda ulaşabilir. Belirli bir aralığın dışında kalmadığı müddetçe bir sorun varlığını işaret etmiyor olabilir. Fakat normal aralık içinde dahi olsa bir gelişim evresine erken ya da geç ulaşmak çocuğun zihinsel, ruhsal ve bilişsel yapısı hakkında bir fikir verir. Bu bulgu diğer başka şikayet ya da bulgularla bir arada olduğunda daha değerli hale gelir. Öte yandan unutmamak gerekir ki, kritik olduğu söylenen bu dönemde bebeği aşırı düzeyde uyarana mâruz bırakmak gelişimin farklı alanlarını olumsuz etkileyebilir. Bir bebeğin gelişiminin hızlı olmasından daha çok nitelikli olması, belirli bir silsile içinde, birtakım öncelikleri aksatmadan sürmesi ve hemen her alanda gelişimin uygun düzeyde olması yeğlenmelidir.

KAYNAKLAR

Anderson GM, Cohen DJ (2002). Genesis of Neocortex. In: Child and Adolescent Psychiatry. A Comprehensive Textbook.. s.22-46. 3.Ed: Lewis M. Lippincott Williams & Wilkins, Philadelphia, USA

Briggs-Gowan MJ, Carter AS, Skuban EM, Horwitz SM (2001). Prevalence of social-emotional and behavioral problems in a community sample of 1- and 2-year-old children. Journal of American Academy of Child and Adolescent Psychiatry, 40: 811-819.

Horwitz SM, Gary LC, Briggs-Gowan MJ, Carter AS (2003). Do needs drive services use in young children? Pediatrics. 112:1373-8.

Keren M, Feldman R, Tyano S (2003), A Five-Year Israeli experience with the DC:0-3 Classification System. Infant Mental Health Journal, 24:337-348

Lieberman AF, Van Horn P, Grandison C, Pekarsky J (1997). Mental Health Assessment of Infants, toddlers and preschoolers in a Service Program and Treatment Outcome Research Program. Infant Mental Health Journal, 18:158-170

Meisels SJ, Fenichel E (1996), New Visions for the Developmental Assessment of Infants and Young Children. Washington DC: ZERO-TO-THREE

Nelson CA, Bosquet M (2000). Neurobiology of Fetal and Infant Development: Implications for Infant Mental Health. In: Handbook of Infant Mental Health.. S.37-59. 2. Ed: Zeanah Jr. CH. The Guilford Pres. New York

Reznick JS, Schwartz BB (2001), When Is an Assessment an Intervention? Parent Perception of Infant Intentionality and Language. J Am Acad Child Adolesc Psychiatry, 40:1, 11-17

Shaw DS, Owens EB, Giovanelli J, Winslow EB (2001). Infant and Toddler Pathways Leading to Early Externalizing Disorders. Journal of American Academy of Child and Adolescent Psychiatry, 40:36-43


Dr. Koray Karabekiroğlu


En iyi 1024x768 çözünürlükte görüntülenir... Türkçe Anasayfa English Home Page
Bu sitede yer alan yazıların her türlü yayın hakkı Dr. Koray Karabekiroğlu'na ait olup; kendisinden Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'na göre yazılı izin alınmadan söz konusu yazıların herhangi bir bölümü veya tamamı iktibas edilemez veya herhangi bir usul ile çoğaltılamaz. Kaynak göstermek ve bilimsel kurallara riayet edilmek kaydı ile alıntı yapılması mümkündür.

Çocuk ve Hayat üzerine her şey için tıklayın

Web sitesi: Koray Karabekiroglu